Hacta kesilen kurbana hedy tâbir olunur ki, vâcib olan mütâ ve kıran kurbanlarına, ve tetavvuan zebh olunana, ve cezâ ve kefaret için kesilene şâmildir.

(Semâniyete ezvâc.) kavli keriminde, tâdâd buyrulduğu üzere, en'ân envatnın, erkeği ve dişisi yenilmekte, onlar udhiye ittihazına lâyık ve câiz (2) olduğu gibi, «Kurbân edilmesi câiz olan her hayvanın hedyi de câizdir.» fehvasınca hedy dahi, deveden ve sığır cinsinden ve ganemden (3) olur.

Hedyin âlâsı —bedene— yâni bir deve veya sığırdır. Ednası (Şat) yâni koyun veya keçidir.

Şatın bir seneliği ve hattâ koyunun altı aylığı olan toklusu ve bedeninin yaşlısı yâni deveye göre, beş yaşını ve sığıra göre, iki yaşını tamamlamış olanı, körlük ve topallık gibi ayıplardan (4) sâlim olması şartiyle, hepsinin erkeği ve dişisi kurban olur.

Tavafın rüknü —ki ziyaret tavafıdır— büyük hades halinde etmek ve arefe vukufundan sonra ve ziyaret tavafından evvel helâli ile muvakaada bulunmak cinayetlerinden mâdâsında şat kurban etmek câiz olup, zikr olunan, iki cinayet kefaretlerinde bedene kurban etmek, lâzım gelir.

Müt'â ve kıran kurbanları, udhiyede olduğu gibi, oirinci günü efdâl olmak üzere, bilhassa eyyamı nahrda kesilir.

Hedyin her nevi için, zebh mahalli haremi Mekkedir (5). Minâda kesilmek şart değildir.

Cezâ ve kefaret kurbanlarından mâdâsının, yemesi kesene halâl olur (6). Dağıtmak için, haremi Mekke fukarası ile, sairleri müsavidir (7).

Kurbanın şat nevi değil de, bedene nevi alâmetlenir. Buna da, alâmet konulması, vâcip değildir. Tetavvû veya nezir, yahut mü'tâ veyahut kıran kurbanı, olmak şartiyle alâmetlenmesi, müstahaptır. Cezâ ve kefaret kurbanlarına, alâmet konulmaz (8).

Zaruret olmadıkça, kurbanlık deveye binilmez. Kurbanlık hayvanın sütü sağılmaz. Meğer ki, mahal uzak ola. O halde sağılmak icap ettikçe sağılıp, tesadduk olunur. Yol yakın ise, memelerine soğuk su, vurulur.

Yaya olarak, haccı nezr eden kimse, yürüyerek hac etmek lâzım gelir (9). O kimse, rükün tavafını ifâ eylemedikçe râkib olamaz (10). Eğer râkib olursa (11), kurban keser.

Nefsinin muhafazası ve bıkmak ve usanmaktan uzak olması için, hac yolunda binek olmak, yaya bulunmaktan efdâldir (12).

Fakir olan kimse, yürüyerek hac eylese, zengin oldukta, iâde etmez

------------------

(2)Kitabı udhiyeye bakınız.

(3)Ganem: koyun ve keçinin umumî adıdır.

(4.) Kitabı Udhiyeye bakınız.

(5) Meğer ki, yolda sakatlanmış «tetavvû hedyi» ola ki, onun hemen oradadahi, zebhi câiz olur.

(6) Şu kadar ki, yolda kusurlanıp da, kesilen tetavvu kurbanını, kesen yiyemez. Çünkü, tetavvu hedyinin, yenmesinin cevazı, mahalline vüsul ile meşruttur.

(7) Lâkin, harem fakirleri efdaldir.

(8) Çünkü, şöhret taate yakışır. Taat olmayana, setr daha münasiptir.

(9) Cinsinden vacip (farz) olduğu için, mezkûr nezir, muteberdir. Fakir olupda, yürümeğe muktedir bulunan Mekkinin, haccı gibi. Kitabı savmın nezir bahsine bakınız.

(10) İhramın mebdeinden itibaren, yürür, denilmiştir. Evinden çıkmasından itibaren, yaya gider diyen de, olmuştur. Doğrusu da budur.

(11) Ya bütün yolda, yahut yolun ekserinde demektir. Yarısında yahut yarısından az, kısmında binmiş ise, kurbanın bedelinden, o hesap üzere, kıymetini tasadduk eder.

(12) Yürümeğe kaadir olana göre, yürümenin rükûbe tafdil olduğu dahi asıldazikrolunmuştur.

   
© incemeseleler.com