- Niyyetin tebyît ve tâyini, kendilerine şart olup olmayan oruçlar -Tebyit: Geceletmektir. Tâyin: Belli etmektir (1).

Şu oruçlarda, niyyeti tebyit ve tâyin etmek şart değildir: Ramazan orucunun edası, muayyen nezir, nafilenin edası. Bu üç nevi orucun niyyeti geceden olduğu gibi (2), gündüzün kuşluk vaktine kadar da olur (3). Ve niyyette, ramazan orucu, diye tâyin dahi lâzım olmayıp, savmı ramazan, mutlak oruç niyyetiyle ve hattâ, nafile niyyet gibi, vasıfta hata ile dahi, sahih olur (4).

Şehri siyama göre, ramazan orucunun edası böyle olduğu gibi, sair eyyama göre, nâfile orucun (5) ve günü belli olan, nezir orucunun edası dahi. böyledir (6).

Şu oruçlarda niyyeti hem tebyit ve hem tâyin etmek şarttır:

Ramazan orucunun kazası, fesada uğrayan nafile orucun kazası, her nevi kefaret oruçları, hac temettü ve kıranda kurban orucu, mutlak nezir orucu (6).

Savmın vakti olan, neharı şer'î, salâtın vakti gibi - fazlalı - olmayıp müeddaya müsavi bulunduğundan «mîyâr» tesmiye olunur ki, emir olunan iş vakti onunla mukadder olup, vakit uzar ise o dahi uzar ve vakit kısalır ise o da kısalır.

Vaktin müeddaya - miyâr - olmasının hükmü: Eğer şeriat ona vakit tâyin etmiş ise, o fiil cinsinden başka bir fiilin o vakitte, vücut ve edasının sıhhati, yoktur. Ve eğer şeriat ona vakit tâyin etmemiş ise, kul için, ona vakit tâyin edilmemesidir.

İmdi, şer'î munir ramazan günlerini, ramazan orucuna tahsis etmiş olmakla, onda başka orucu nezretmek, muteber olmayıp, tutulan oruç ne niyyetle olursa olsun, ramazana masruf ve mahsup olur.

«İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar.» (Bakara: 184) kavli kerimince ramazanın kazası, nezri muayyeni edâdan mâdâ olan, sâir oruçlar gibi, belli vakte tâbi olmadığından, kulun ramazanın kazası için tâyin etmiş olduğu günlerde, kefaret orucunu ve nafile orucu ve kaza orucunu, başka güne nakl ve câiz olur. Kul için, bir şeyi kendine vacip etmek var, fakat şeriatin hükmünü değiştirmek yoktur.

İşte bundan dolayı, bunlarda mezahimin mevcudiyetine mebni, niyyetin tâyini lâzım gelir (8).

Zikrolunan oruçlar için şer'an belli vakit olmamakla, o gündüzün onun için tâyini, mebdeinden olmak lâzım gelip, mebde olan fecrin tulûunu araştırmada ise, aşikâr olan müşkülâta mebni, niyyetin - bizzarûre -tebyiti yâni fecrin tulûundan evvel olması lâzım gelmiştir (9).

Niyyet üzerine devam ve sebat dahi, şarttır. Niyyetten gece rücu eden kimse, sâim olmuş olmaz (10).

Geceden edilen niyyeti, ondan sonraki - fecirden evvel yeme içme iptal etmediği - gibi, «yarın inşallah sâimim» diye, niyyete meşiyyet ilâvesi dahi, onu iptal etmez. Çünkü, bu «inşallah» istisna değil, istiane ve tevfiki taleptir.

Meğer ki, hakikaten istisnayı kasd ve irade, etmiş ola (11).

------------------

(1) Tebyit, bir hususu gece tedbir etmek ve geceleyin düşmanı basmak mânâlarına da gelir. Burada niyyeti geceden etmek demektir.

(2) Gece guruptan sonra fecrin tulûunun evveline kadardır. Guruptan evvelve gurup sırasında niyyet, sahih olmaz. Geceden niyyet edip, fecrin tulûundan evvel,niyyetten dönenin, rücuu her oruçta sahihtir.

(3) Gaye, mugayyada dahil değildir. Ve bu bapta, sahih ile mariz ve misafirile mukim arasında fark yoktur. Kuşluk vakti ki, — dahve — tâbir olunur ve — kübrâ — ile tavsif olunduğuna göre, kaba kuşluk denilir. Başlangıcı, fecrin tulûuolmak üzere şer'i — nisfun-nehar — dır. Örfî nısfın-nehar olan istiva vaktinden birsaat kadar, ve uzun günlerde daha ziyade mukaddemdir. Geceden, zikrolunan vaktinevveline kadar olan zaman — zarfı-niyyet — olmakla, onun hangi cüzünde, niyyetvaki olursa — tulûu fecirden sonra — oruca münâfi olan bir şey vuku bulmamışolmak şartiyle, oruç sahih olur. Efdal olan, geceden niyyet etmektir. Niyyetin hakikati, yarınki orucu, kalben — kasd — etmektir. Ramazan gecelerinde, dindar birmüslüman, bundan hali olmaz. Sahur yemek dahi niyyettir. Sözle niyyet şart değil, meşayihin sünnetidir. Geceden oruca azm etmemiş olmak ve sahura dahi kalkılmamak takdirinde, niyyet gündüze yâni dahvei kübra evveline kalır, demektir.

(4) Ve ramazan ayında, başka oruç için nezir, muteber olmaz. Bunlar indelimam, mükime göredir. Misafir, başka vâcibi niyyet ederse, müstesnadır ki, savmıniyyetinden vâki olur. Nefelde ondan, iki rivayet vardır. Mariz, kavli sahihte misafirgibi değildir.

İndel-imameyn misafir dahi, bu bapta mukim gibidir. Muhtar olan da, budur. Nitekim, yerinde beyan olunmuştur.

(5) Nefelden, farz ve vacip olmayan maksuttur. Gerek sünnet veya mendup, yahut mekruh olsun.

(6) Yâni tayine muhtaç değildir. Çünkü, ramazan günleri, başka oruç kendisinde meşrû olmayan bir miyardır. Farz için tâyin edilmiş olmakla ayrıca tayine muhtaç olmadığı gibi, nezir dahi — icabı hak — ile muteber olduğu için, onda dahi ohüküm câridir. Nefel ise, onda tahsise, ihtiyaç olmadığından, niyyeti mutlaka ilehusule gelir. Belli nezir, «mutlak niyyet» ile ve nefel niyyet ile sahih olur ise de,başka vâcibi niyyet ile sahih olmaz, yâni zimmetten sukut etmez.

(7) Kefaret ve kurban oruçları, yerlerinde ve nezir orucu, ileride kendi faslındabeyan olunmuştur.

(8) Tâyinin şart kılınan müteferri meselelerdendir ki, hem kefareti ve hemkazayı, niyyet eyleyen kimse, onların hiç birine şuru etmiş olmayıp, müteneffil olur.

(9) İmdi zikrolunan oruçlara, gündüz niyyet eyleyen kimse, tetavvuan oruçtutmuş olup, onu itmam etmek, kendisine müstahap olur. İftarına, kaza lâzım olmaz.

(10) Fecrin tulûundan evvel, niyyetten rücu (evvelce dahi ifade olunduğu üzereher oruçta) sahih ve - niyyet rücu ile münkati - olduğundan, ramazan orucunun edasına göre, saimin o günkü iftarına, kazadan başka bir şey terettüp etmez. Meğerki, orucunu bozmadan niyyetini tecdit etmiş ola.

(11) O halde niyyeti, cezmi olmamış olur. Bahirde, mesele «Çünkü, meşiyyetancak lâfzı iptâl eder. Niyyet ise, kalbin fiilidir» diye talil olduğuna bakılırsa, meşiyyetin hakikatı dahi, kasd olunsa, niyyet bâtıl olmamak lâzım gelir. Lâkin, müellifin sözü için bir vecih vardır ki, kasdini tâlik eden kimsenin, niyyeti cezmî olmuşolmaz. Bu dahi zahirdir.

   
© incemeseleler.com