Defin işinden fâriğ olduktan sonra, cemaat — deve boğazlanıp da paylaşılacak kadar müddet — oturup, Kur'ân okumak müstahaptır: İçlerinden biri, tecvîd üzere, yâsini şerif ile mülk sûresi şerifesini ve on bir ihlâsı ve birer muavvezeteyn ile, cenazenin ruhuna ihda ederek, af ve mağfiret için, duâ eder. Sairleri dahi, kalb hulûsu ile âmin deyip, fâtihadan sonra, herkes işine gider.
Meyyitin telkininde, asl olan, işte bu tevakkuf ve tilâvettir ki, meyyitin defnini müteakip, kabri yanından ayrılmayarak, kendisiyle, istinas edercesine, ruhuna — tilâvet sevabını — ihdada bulunmaktır.
Ebî Dâvud ve Beyhekî süneninde, Hazreti Osman radiyallahü teâlâ anhu rivayetiyle mezkûrdu ki, Resulü Ekrem sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri, meyyitin defninden sonra, hemen avdet buyurmayıp, medfeninde bulunurlar ve huzzâra hitaben: Kardeşiniz için, Cenab-ı Haktan mağfiret isteyiniz ve kendisine, temkin ihsanını talep eyleyiniz ki, o şimdi, sual görür, buyururlardı.
Müslim sahibinde dahi, mezkûrdur ki, Amrû bin El-âs radiyallahü teâlâ anhu hazretleri, vasiyetlerinde: Beni defnettiğiniz vakit, deve boğazlanıp, eti taksim olunacak kadar, müddet kabrim yanında bulununuz, tâ ki, ben sizinle istînâs edeyim ve rabbimin meleklerine, nasıl cevap verebileceğim, bakayım demiştir (1).
Sonraları, buna âtîdeki keyfiyet dahi, munzam olarak (mâ reâhül müminûne hasenen fe-huve indallahi hasenün) kaidesine, girmiştir.
----------
(1) Telkin, kabir suallerine meyyiti, temkin demek olduğuna göre, kabir sualigörmeyeceklere yâni, enbiyaya ve atfale, telkin olunmamak gerektir. Küffarla harpte maktul düşen, sınır bekleyerek veya tâûna tutularak ölen, tâûn olan yerde ölen,mecnun ve mebtun (iç ağrısı) olarak ölen, cuma günü veya gecesi ölen, hergece Mülk sûresini okuyarak ölen, ilim tahsili ile iştigal ederek ölen kimselersual görmeyeceklerdir. Sualin hikmeti, müminin şerefini, ve kâfirin hızlanını, izhardır.