Nafile namazı, kıyama kaadir iken, oturarak kılmak, kerahetsiz câiz olur (3). Ve lâkin, özürsüz olarak kılana, yarı ecir vardır. Çünkü hadisi şerifte öyle buyurulmuştur.
Âcizin ve özürlünün oturması, kendi aczi ve özrü ile mukayyed olup, kadirin ise salâtı-nâfileye göre, kıyam mevziinde kuûdü, teşehhüddeki gibidir.
Bâzıları, Peygamberimiz efendimizin, âhiri ömürlerinde kıldıkları nevafilde — muhtebî — bulunur oldukları ve bir de muhtebî olarak oturanın âzâsı, kıbleye teveccühü cihetiyle, ekser olacağı beyaniyle, muhtebî olarak, oturmak efdal olduğunu söylemişlerdir.
(Muhtebî, ihtibadan ismi faildir. İhtiba: Kaynakları üzerine oturup, dizlerini dikerek kollariyle kuşaklamaktır).
Kıyama kaadir olan kimse, kaimen başladığı nafile namazı (4), gerek birinci ve gerek ikinci rekâtlarda, oturarak itmam etmek — alel-esah kerahetsiz olmak üzere — câiz olur (5).
(Oturarak başladığı nevafili, kaimen itmam eylemek, dahi böyledir).
Aleyhissalâtü ves selâm efendimiz hazretleri, salâtı-tetavvua başlarlar, sonra kıyamdan kuuda ve kuuddan kıyama intikal buyururlardı (6). Mîrâcüd-dirâyede: Oturarak kılınan her tetavvuda, «sünneti seniyyeye muvafakat için, böyle yapmak müstehap olur» demiştir.
Kalkıp doğrulsa ve kıraet etmeyerek, rükûa varsa olur. Doğrulmayarak kalkıp (7). Rükû ederse, olmaz. Çünkü, o rükû, ne kaimen rükûdur, ne de kaiden rükûdur.
------------------
(3) Bu, neflin, feraiz ve vâcibata muhalif olduğu şeylerdendir.. Çünkü, feraizve vâcibatta - özürsüz - kıyam terk olunamaz. Nefl mutlaktır. Süneni - müekkedeye şâmildir. Müellifin tasrihi üzere, sabah namazının sünneti dahi müstesna değildir.
(4) Bu kayıt, Hidaye sahibinin, yorgunluk gibi bir özür olmadıkça onda kerahet olduğunu, ihtiyar etmiş olmasındandır.
(5) Kıyam ve kuud şefadan şef'a olursa, mezkûr cevaz ittifakidir. Çünkü, herşefa müstakil bir namazdır. Bir şefa içinde olursa, ihtilâflıdır ki, cevaz indel-imamdır.İmameyn ona muhaliftir.
(6) Yâni, bir rekâtta da. Çünkü, Hazreti Âyişenin rivayetinde Aleyhissalâtü vesselâm efendimiz hazretlerinin, tetavvua oturarak başlayıp, mutadlarını okurlar, beşon âyet kaldığında, kıyam buyururlar ve ikinci rekâtta dahi, böyle yapar oldukları,varid olduğu gibi, kaimen başlayıp sonra oturur ve kıraetlerinden yirmi, yahut otuzâyet kaldığında kalkıp, onu okur ve badehû, rükû ve sücuda varır oldukları dahi,rivayet mecmualarında mezkûrdur.
(7) Elleri dizlerine değer derecede, kaim olmak, doğrulmayarak kalkmaktır.