Musâllîye belini bağlamak (1) mekruh olmaz. Çünkü, bunda avret mahallini, setr ve siyanet etmek ve ibadet için kendisine çeki düzen vermek vardır. Hattâ, bir kabâ içinde (2) beli bağlı olmayarak, namaz kılmak günahtır (3).

Musâllînin boynunda kılıç ve benzeri takılı bulunmak (4), hareketi kendisini meşgul etmiyorsa, mekruh olmaz. Eğer, hareketi, onu meşgul kılıyorsa, harp halinin gayride, mekruh olur.

Cepken giyenler, kollarını geçirmeyerek, namaza durmak, mekruh olmaz.

Mushafa, yahut kılıca karşı, namaz kılmak mekruh olmaz.

Musâllînin önünde - ona yüzü dönük olmamak üzere - adam bulunmak mekrûh olmaz (5).

Muma, kandile veya fanusa karşı, namaz kılmak mekrûh olmaz (6).

Üzerine secde edilmedikçe, Zî-ruh sureti bulunan, yaygı üzerinde namaz kılmak, mekrûh olmaz (7).

Namazda yılan öldürmek, mekrûh olmaz (8).

Namaza nazaran, yılanın (cemii envâı) birdir. Akrep öldürmek dahi, yılan öldürmek gibidir.

Elbisesi, rükûda cesedine yapışıp, âzası belli olmamak için, musâllî az amelle, onu silkelemekte ve elbisesini, topraktan sakınmakta beis yoktur (9).

Musâllî, alnına yapışan toprağı, yahut nebatı namazdan fâriğ olduktan sonra, silebildiği gibi (10), kendisine zarar vermekte ve namazın huşuundan onu meşgul kılmakta ise, namazdan fariğ olmadan dahi onu silmekte — ter silmek gibi — beis yoktur.

Musâllî, yüzünü çevirmeyerek, gözünün ucu ile, bakmakta beis yotur.

Hâcet olmadıkça, evlâ olan onu dahi terk etmektir. Çünkü, namazın âdâbına muhaliftir.

Yer, secde edilemeyecek kadar pek ve sert olursa, namazı yatak ve yaygı üzerinde kılmakta beis yoktur.

Efdâl olan - bilâ hail - yer üzerinde, yahut hasır ve ot gibi, yerden biten şey üzerinde kılmaktır.

Sıcaktan ve soğuktan ve zararlı sertlikten sakınmak için, bez parçası koyup (11), meselâ mendil yayıp, onun üzerine, secde etmekte beis yoktur.

Nâfilenin iki rekâtında, sûreyi tekrar etmekte, yâni ilk rekâtta okuduğunu, ikinci rekâtta dahi, okumakta beis yoktur (12).

------------------

(1) Namazda çözülen ve altının açık kalması ihtimali olan kuşağını demekister.

(2) Kabâ: Önünden açık olan, her elbisedir. Entari gibi. Maksud, belini bağlamayarak önlerini kavuşturmaktır.

(3) Çünkü, altına başka bir şey giymemiş, demek olduğu için, avret mahallîaçılabilir.

(4) Kılıcı boyundan asmağa takallud ve belinden asmağa teveşşüh denir.

(5) Seksen beşinci mekrûha bakınız.

(6) Yetmiş birinci mekrûha bakınız.

(7) Müellif namaz bedelinde: Sücud etmek, demiştir ki, tilâvet secdesine dahi şâmildir. Muhaşşi der ki, yaygılara ve seccadelere hurufu-mukattaa bile olsave bir harften ibaret dahi bulunsa yazı yazmak, mekrûh olur. Altmış dokuzuncumekrûhun hamişine bakınız.

(8) Muhaşşinin ifadesine göre, kerahetsizlik, ezâ korkusuyla üzerine ayakkabısını basmak gibi —ameli kalil ile— mukayyed olup, emniyet halinde, ameli kalildahi namazın mekrûhatındandır. Gerek korku, gerek emniyet halinde onlar amelikesir ile, öldürülür, yahut kıbleden inhiraf vuku bulursa, namaz fâsid olur. dürme işi, namazın sıhhatini istilzam etmeyip, musâllî ona mübaşeretle âsim olmazdemektir.

(9) Bu ve mâbâdi, lâ-beis, kabilinden olduğu için, evvelinden ayrılmıştır. Lâbeisin terki evlâ olduğu malûmdur.

(10) Hazreti Enesin rivayetine göre, Peygamber efendimiz hazretleri, namazdan fâriğ olduklarında mübarek cephelerini, sağ elleriyle mesh edip, «Eşhedü enlâilahe illâllahü er-rahmanür-râhim, Allahım benden elem ve kederi defeyle!» buyururlarmış. Onlar, musâllînin alnında kaldıkça, melekler, kendisi için istiğfar ederoldukları da, mervidir. Lâkin geçen rivayete ve müellifin kavline nazaran, onunizalesi evlâdır. Bâzı ziyaretçilerin, Kâbede, sıcak kumda abdestin yaşlığı ile namazkılıp, alınlarında secde eseri bırakmaları, mübah olmayan tasannü ve gösteriştir.

(11) İfadenin zahiri bu ki, onun sebepsiz konulması mekrûhtur.

(12) 25 ve 26 ncı mekrûhlara müracaat.

   
© incemeseleler.com