Fiilî erkânda mutabeatın lüzumunda ihtilâf yoktur. Kavlî rükün olan kıraete gelince; bizce, muktedi onda imama mutabî olmaz. Belki onu istima ve insat eder. İmam, kıraeti, gerek cehr etsin, gerek cehr etmesin (1).

Kıraetten mâdâ ezkârda, muktedi imama mutabî olup, imam onları ityan ettiği gibi, muktedi dahi ityan eder.

Erkânda mutabeatın lüzumuna, şu mesele bina olunur ki, muktedi, imamdan evvel, rükûdan veya sücuddan, baş kaldırırsa, avdet etmek gerektir. Onun rükûu, bu suretle iki ve sücudü üç olabilir.

Muktedî, rükûda üç kere «Subhane rabbiyel-azîm» ve sücudda üç kere «Subhane rabbiyel-âlâ» demeden, imam baş kaldırırsa, sahih olan budur ki, muktedi bunlarda, imama mutabî olup kalkar (2).

Kaadei ûlâda, muktedi tahiyyatı bitirmeden, imam üçüncü rekâte kıyam etse, muktedi tahiyyatı tamamlama vücubü ile mutabeat vücubü arasında muhayyerdir: dilerse tahiyyatı tamamlar, dilerse imama uyarak kalkar (3).

Kadei ahîrede muktedi tahiyyatı bitirmeden, imam selâm verirse (4), muktedi tahiyyatı itinam eder, sonra selâm verir. Zira, salâtın hürmeti, kendi hakkında bâkîdir. Ve her iki vâcibin, yâni tahiyyat ile selâmın bu suretle cem'i mümkündür.

Eğer salâvat ile duâlar, kalmışsa, muktedi onları terk edip, imam ile beraber selâm verir. Zira, sünnetin terki, vâcibin terkinden ehvendir.

Namazın aslından olmayan, şeyde muktedi imama mutabeat etmeyip durur: imam namazda hangi rekâtta olursa olsun, bir secde ziyade etse, yahut son kaadeden sonra sehven (5), kalksa muktedi ona mutabeat etmez (6), ve imamı — tenbih için — subhanallah diyerek uyarır. Eğer imam kalktığı zait rekâtı, secde ile takyid etmeden, kuûda avdet ederse, muktedi beraberce selâm verir. Ve (secdei sehiv ederler). Ve eğer imam zaid rekâtini, secde ile takyid ederse, muktedi artık, ona intizar etmeyip, yalnızca selâm verir.

Eğer imam, son kaadeden evvel, yâni onu unutarak, zaid rekâte kıyam eylerse, muktedi muntazır olup, imamı — mütenebbih olmak için — tesbih eder (İmam agâh olarak, kadeye gelirse ne âlâ, beraberce selâm verip secdei sehiv ederler). Şayet muktedi, kendi kendine selâm verirse, farzı fâsit olur. Muktedînin selâmı, gerek imam, zaid rekâtini secde ile takyid etmeden olsun, gerek takyidden sonra olsun (7).

İmamın teşehhüdünden sonra ve selâmından evvel, muktedînin selâm vermesi mekrûhtur. Çünkü, vâcip olan mutabeat, terk edilmiş olur. Farz olan son kade, mevcut olduğu için, namaz sahihtir (8).

------------------

(1) Şâfiî indinde, Fatihada mutlaka lâzım olur. Meğer ki, rekâtın fevti korkusu ola. Mâlikî ve Hanbelîler indinde, imam — cehr ederse değil de — ihfa etmeksûretinde, muktedi ona uyar. İmam arkasında kıraetin cevazına gelince: İmam Muhammed, cehrî olmayan namazlarda cevaza kail olmuş, ve her iki taraf indinde dahi,imamın arkasında kıraet, tahrîmen mekruh bulunmuştur.

(2) Üçer tesbihi itmam eder, diyenler dahi vardır. Çünkü, tesbih üçten eksikolursa, namaz caiz olmaz, diyen dahi ulemâdandır. Onu diyen, Hazreti imâmın telmizi olan, Ebû Mutîi Belhîdir. Hücceti hadîste öyle emrolunmuş olmasıdır.

(3) İki vâcibin taarruzuna mebni, mezhepte meşhur olan, muhayyerliktir. Fazlînin fetvalarında ve kitâbı-tecniste ise, şöyle mezkûrdur: Muktedî, rekâtın fevtinden korksa bile, tahiyyatı vâcip olarak itmam eder, imama uymaz. Çünkü, onunyalnız birazını okumak, taat olarak, maruf olmamıştır. Rükûu ise, o hakikatte fevtetmeyip onda ancak, imama mukareneti, fevt etmiş olur. Zîra onu elbette icra edeceğinden, yine imam arkasında, rükû etmiş demektir. İki vâcibin, ikisini dahi ityanetmek veçhile, birini tehir etmek ki, o da mutabeatte, mukarenettir. Birini büsbütün terk eylemekten evlâdır.

(4) Yahut söz söylese. Onun namazın sonunda, kelâmı selâm gibidir. Amden hades, öyle değildir ki, o müfsittir.

(5) Amden dahi olsa, secde ile takyit etmiş olmadıkça, kuûda avdet edebilir. Kerahetle, namaz fâsit olmaz. Çünkü, bir rekâtin mâdunu, namazı ifsat etmez.

(6) Bayram tekbirleriyle, cenaze namazı tekbirlerinde edilen ziyadeye dahiuyulmaz.

(7) Çünkü, birinci surette, kendisi henüz muktedi bulunduğu halde, kaaderüknü ile infirat etmiş oldu. Ve ikinci surette, imam son kaadeyi, mahallinde terketmiş olmakla, kendi farzı fâsit olduğu gibi, muktedînin dahi farzı fâsit olmuş olur.Müellifin ibaresi burada pek kaasırdır, îzah olundu.

(8) Hattâ, fecir salâtında, güneş doğmak ve müteyemmim, suyu bulmak ilede, namaz bâtıl olmaz.

   
© incemeseleler.com