İstincâ, necaseti ref' ve izale etmektir ki, def'i tabiiden sonra erkeğe ve kadına ait bulunur. (Buna dilimizde, taharetlenmek denilir.
Taharetlenmekten âciz olana, ancak nikâhlısının yardımı caizdir.)
İstibrâ, ihlilden yâni sidik mecrasından sidik damlalarını gidermektir ki, küçük su döküldükten sonra olur ve erkeklere mahsustur.
İstinka, istincâda mübalâğa etmek ve temizliğe son derece ihtimam eylemektir.
İstinca, su ile olduğu gibi, ufak taşlar ile, ve evvelâ taş ve sonra su kullanarak, ikisini birleştirerek dahi olur.
Helâya girişte sol ayak, çıkışta sağ ayak atılır. İstincada sol el kullanılır, meğer ki, onda özür ola.
Helada kıbleye karşı, yahut kıbleye arka vererek bulunmak ve hariçte güneşe ve aya ve rüzgârlı tarafa durmak mekruhtur. Akıyor dahi olsa, suyun içine ve kuyu ve dere, ırmak ve havuz yakınına ve oturacak gölgelik yerlere, kovuklara ve yol üzerine ve ağaç altına küçük ve büyük su dökmek mekruhtur. Özürü olmadıkça ayakta idrar dahi mekruhtur.
İstibrâ, halkın gözleri önünde olmamak üzere, yürümek, öksürmek yahut sol tarafına eğilmek, v.s. suretlerle sidik eserini iyice izale etmek demektir.
Erkek kısmı, idrarını yaptıktan sonra, mutmain olmadıkça, abdeste başlamak caiz olmaz. Zira idrar sızıntısının zuhuru, yahut damlaması abdestin sıhhatine engeldir.