Az yeme ile alakalı Efendimiz s.a.v ve gönül sultanlarımızın nasihatlerine bir göz atalım.

Hadis-i Şerif:  "İnsan, yemesini azalttığı zaman içi nur dolar."  (Râmûz 33/13).

Açlık zâhidlerin zikri, âriflerin gıdasıdır. Abdullah Bin Muhammed Harraz (K.S.)

Açlık, Allahü Teâlâ’nın hazinelerindendir. Onu sevdiğinden başkasına vermez. (Ebu Süleyman Dârâni (K.S.)

Açlığa alışınız. Çünkü açlık, kulluk kapısı, ihlâs ve yakîne vesiledir. (Mevlâna Celâleddin-İ Rumi (K.S.)

83 gün yemedim. Bize bu işten nasip verildi, dedim. Bu esnâda mağaradan ay yüzlü iki kadın çıktı. “Biz ne iyiyiz, altı aydır yemedik ve Hak Teâlâ’ya amel arz etmedik. Bir bahtsız 83 gün aç durdu. Hak Teâlâ’ya ameli için nazlanıyor” dediler. (Ebul Hasan Şâzili (K.S.)

Sivrisinek açken yaşar, doyunca şişer, semirir, ölür. İnsan da şişip semirdiğinde kalbi ölür.

Resûlüllah Efendimiz "Allah'ım, Muhammed'in âline rızkını kâfî miktarda ihsan et" niyâzında bulundu.

Malik bin Dinar K.S.: "Ben üç günde bir halâya gitmekten utanıyorum" demiştir.

Yâ Ömer! Sevdiğin iki dostuna kavuşmak istersen, gömleğin, ayakkabın yamalı olsun; sofradan da doymadan kalk. (Hz Ali R.A.)

Hz Ömer 9 lokmadan fazla yemezdi. Resûlüllah "Âdemoğluna belini doğrultacak kadar yemek yeter" buyurmuştur.

Riyâzet ve güçlüklerden kurtulmak, sünnete tâbî olmaktan ibâret ve mübârektir. (M.İ.R.)

Allah rızâsı veya Allah korkusu için değil de, başka sebeplerle şehvetini terk eden, sevâba nâil olamaz. Zira nefsin bir arzûsunu bırakıp, diğerini yerine getirmiş olur. (İbâdetin özü açlıktır.) (Ebû Süleyman Dârânî K.S.)

Hadis-i Şerif: Allah indinde en sevimsiz olan, çok yiyip, çok içen, çok uyuyandır.

Ebû Süleyman Dârânî K.S.: "Akşamleyin bir lokma az yemek, benim için bir gece ibâdetten daha sevimlidir.

- Gökten yere inen her iyiliğin başı açlıktır; her kötülüğün başı da tokluk...

Hadis-i Şerif:  Ümmetimin kötüleri, çeşitli yemekler yeyip süslü elbiseler giyen, zevk ve sefâda bulunan, çeşitli nimetlerle beslenip şişmanlayan, ağızlarını doldurarak gururla konuşan kimselerdir.

Hz. Ömer R.A. Kendisine verilen bal şerbetini içmedi: "Ben bunun hesâbını veremem! Lezzeti gider, hesabı kalır... Alın siz için"  dedi. (İhya)

Yapılan ibâdetler içinde zevk ve şehvetleri (istekleri) terk ederek, nefse muhâlefet etmekten üstünü yoktur.

* Kâsım El-Cûî'ye "Zühd nedir?" dediler.

- Dikkat et! Mide kişinin dünyalığıdır ve insan midesine sahib olduğu müddetçe zâhiddir. Midesine düşkün olana da dünya mâliktir", dedi.

Kanaat, zahmetsiz ele geçeni yemek değil, mevcuttan üç beş günde az bir şey yemektir.  (Tâceddin Zâhir R.A.)

İmam-ı Âzam Hazretleri:

- "Ekmeği ele geçirdikten sonra yanına tuz istemek nefsânî bir istektir" diyor. (Yani tuzu bile fazla ve fantazi saymıştır.)

Yemek veya meyve yerken ekmek yememeli. Yalnız yemek veya meyve yemeli. Bu halde yemek nafaka olur. Aksi halde zevk için yenmiştir...

Ekmeğin çeşidini aramak da şehvet peşinde olmaktır.

Hadis-i Şerif: Yâ Ömer! İşte bu bir bardak su, sorulacağın nimetlerdendir. (İhya)

Resûlüllah S.A.V.'e bal karışımı süt ikram edilmişti. İçmedi ve: "Haram demiyorum. Lâkin ben kral değilim, zevkli yiyip-içemem"  buyurdu.

Asl olan az yiyip, çok şükür ve tâat etmektir.

“Açlığa katlanan ve uzun emel sahibi olmayan  kulun kalbine şeytan te’sir edemez.” (Yahya bin Muaz K.S)

-Üsâme bin Zeyd (R.A.) bedelini bir ay sonra ödemek şartıyla bir câriye satın almıştı. Resûlüllah (S.A.V.) işitti: “Siz, bedelini bir ay sonra ödemek üzere bir şey alan Üsâme’nin aklına şaşmaz mısınız? Vallahi Üsâme tûl-ü emele meyletmiş! Allah’a yemin ederim ki, ben yürürken kaldırdığım ayağımı yere koymadan ruhumun alınmasından ve  gözümü açıp kapayıncaya veya ağzıma aldığım lokmayı yutuncaya kadar yaşayacağımdan emin olamam,” buyurdular.

?

incemeseleler.com  / arşiv

   
© incemeseleler.com