Hadis-i şeriflerin yazımını yasaklayan rivayetler, buna izin verenlerle çelişki arzetmektedir. Bu iki konudaki hadislerin, aralarının telif edilmesi hususunda alimlerimizin izahları şu şekildedir:
1- Hadislerin yazımının yasaklanması, Kur’an-ı Kerime hariçten birtakım şeylerin karıştırılması endişesinden dolayı yalnızca Kur’an-ı Kerimin nazil olduğu döneme hastır. Bu konudaki izin ise daha sonraki dönemlere aittir.
2- Yasaklama, yalnızca Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerif metinlerinin aynı sahifeye yazılmasına aittir. Zira Sahabe-i Kiram, ayet-i celilelerin tefsiriyle alakalı Peygamber Efendimizden işittiklerini ayetlerin kenarına yazıyorlardı. Bundan men edildiler. Hadislerin yazılma izni ise içinde Kur’an ayetleri bulunmayan müstakil sahifeler içindir.
3- Hadislerin yazımının yasaklanması, herkese değil, sadece Peygamber Efendimizin hane-i saadetlerinde Kur’an-ı Kerim’i yazmakla vazifeli vahiy katiplerine getirilmiştir. Bu izin onlar için verilmiş olsaydı, Kur’an’la hadisi birbirine karıştırmalarından emin olunmazdı.
4- Hadislerin yazma yasağı, unutma endişesi olmayan, bu itibarla hafızasına güvenen fakat yazdığında, ona dayanıp gevşekliğe düşeceğinden korkulan kimselere aittir. Böyle olmayanlara ise yazma müsaadesi verilmiştir.
5- Peygamber Efendimiz (s.a.v), bu izni, Sahabe arasında sadece Abdullah b. Amr’a vermiştir. Çünkü o, hem eski kitapları okuyabiliyor, hem de Süryânice ve Arapça’yı yazabiliyordu. Zaten Sahabe-i Kiram arasında okuma-yazma bilen birkaç kişi vardı. Onlar da güzel yazamıyorlardı. Hata yapmaları endişesiyle onlara söz konusu yasaklama getirilmiştir.
6- Buradaki yasaklama, sünnetin yine sünneti neshetmesi kabilinden bir hadisedir. Rasülüllah (s.a.v), önce sözlerinin yazılmasını yasaklamış, fakat daha sonra sünnetin fazlalaşması sebebiyle, muhafazasındaki güçlüğü sezerek yazılıp kaydedilmesine müsaade etmiştir.
(Hucciyyetü’s-Sünne)