SORU : Zamanımızda yaşayan sûfiyye şeyhlerine, ilmi ileâmil
olan ulemâya, emir ve nehiylere sımsıkı bağlı fıkıhçılara«evliyâullah»
denmesi doğru mudur? Aynışekilde diğer mü'minlere hüsn-i
zan besleyerek «o mübârek bir zâtdır» demek câiz midir?
CEVAP: Câiz ve şer'-i şerife uygundur.
Sûfiyye büyüklerineve bildikleri ile amel etmiş olsun veya
olmasın âlimlere evliyâ demek doğru mudur? Bu konuda biziaydınlatınız
şeklindeki bu soruya şöyle cevap verilmiştir: Velâyet umûmi
ve husûsi olmak üzere iki kısımdır.«Allah iman edenlerin
yardımcısıdır. Onları karanlıklardankurtarıp nûra çıkarır.»
(el-Bakara (2),257)
âyetinde zikredilen «Allah inananların velîsidir»ifâdesinde
işâret edilen iman velâyeti, umûmî bir veliliktir. Husûsî
velâyet ise takvâ ve muhabbet üzerinekurulu olup yalnızca
ilmi ile âmil olanlara bir lütufolarak ihsân edilir.
Bu
velâyet, aşırı derecede verâ sâhibi,kâmil âlimlere
söylenebilir. İmanı Şâfi'î Hazretleri: Allah hiçbir câhili
kendisine veli edinmemiştir.
Eğer öyle yapmış olsaydı
Veyse'l-Karâni'ye öğrettiğigibi onlara da öğretir ve âlim
yapardı buyurmuştur. «Takvâya erenlerden başkası O'nun
velileri değildir.»(el-Enfâl (8), 34) âyetinde de ifâde edildiği şekilde Şeybân-ı
Râî ve benzerleri gibi ümmi meşâyih, Allah'ayakınlık
makâmına ermişlerdir.
Netice olarak şunusöyleyebiliriz ki:
Rabb olarak Allah'ı hakkıyla tanıyanve O'na büyük bir sevgi
besleyen, nefsini kul olarak bilen ve Cenâb-ı Hakk'tan takvâ
üzere bulunan kimsegerçek velidir.
Bu yüzden Cenâb-ı Hakk:
«Allah'tan,kulları içinde ancak (Cenâb-ı Hakk'ı gerçek
ma'nâdatanıyan) âlimler korkar.» (Fâtır (34), 28) âyetinde ma'rifeti,
ulemâya has kılmıştır. Dosdoğru yolda yürüyen,itikadı
sapasağlam bir müslüman gördüğümüzzaman ona uymak ve
dediklerini yapmak mendûbdur.Aksine, akıllı, fakat
vâciplerden bazısını veya bütününü terkeden, yasakları
çiğneyen birini gördüğümüzdede ona inanmaz ve peşinden de
gitmeyiz. Onu reddederiz.
Her bir mü'minde imanın bereketi
var olduğu ve Cenâb-ı Hakk da böylelerini «veli» diye
isimlendirdiğine göre, bütün inananlara veli adı verilmesindebir
mahzûr yoktur. (Halebî)Zeynelâbidin
Münâcâtı'nda şöyle seslenmektedir:«Ey aktâp, evtâd, ebdâl
ve esyâd! İmdada yetişen zevât. Bizini çağrılarımıza cevap
verin.»
SORU :
Bütün müslümanlar: «Mü'minler ancak kardeştir»(el-Hucurât
(49), 10) âyeti gereğince kardeş olduğuna göre, bazı tarikat
erbâbının kendi aralarında mensûblarına«ihvan» adını
vermeleri doğru mudur?
CEVAP:
Şer'-i şerife uygundur. Benzeri
rivâyetler nakledilmiştir. Bir hadis-i şerifde: «Allah yolunda
birbirinizle kardeşler olunuz» buyurulmuştur. Aynı şekilde Hz.
Peygamberimiz sallâllahü aleyhi ve sellem Selmân-ıFârisî ile
Ebu'd-Derdâ Hazretleri'ni birbiriyle kardeş yapmıştır.
Bu
tür kardeşlik umûmi değil, özel bir kardeşliktir.Diğerinden
daha üstündür. Bir şeyhe bağlı olan müridlerin de birbirini
kardeş diye çağırması daböyle hususi bir kardeşliktir.
Umûmi kardeşlikten dahadeğerli bir kıymeti hâizdir. Bir
hadîs-i şerifte: «Kardeşleriniziçoğaltınız. Sizin Rabbınız
Hayy'dir ve Kerim'dir.Kıyâmet günü kardeşleri ve dostları
arasındabir kuluna azâb etmekten hayâ eder» buyurulmuştur.(Rûhü'l-beyân)
SORU:
Müslümanların çoğu arasında yaygın
bir âdetolan Mevlid-i Şerif'i okumak veya okutmak doğru
mudur?
CEVAP:Doğru ve gâyet güzel bir davranıştır. (Fetâvâ~yıBehce)
SORU:
Hz. Mu'âviye radıyallahü anh'e lâ'net
etmek câizmidir?
CEVAP:Câiz değildir. (Fetâvâ-yı Behce)
SORU: Hz. Muhyiddîn-i Arabi'ye lâ'net etmek
câiz midir?
CEVAP: Câiz değil, aksine büyük bir hatâdır. (Şa'râni Yevâkît)Bu konuda
fetvâlar ve deliller, şüphe ve tereddütlerigiderme
konusunda yeterlidir. Sultan zikir ve zikir
meclisleri için zâviyeler yaptırdı. İnsanların birkısmı
diğerine engel olmasaydı bütün mescidler ve zâviyeleryıkılırdı.
Her türlü hamd ve senâ, zikri zâviyelerdesürekli yapılan
Cenâb-ı Hakk'a aittir. Bütünsalât ü selâm, medhi
zâviyelerde devam eden Efendimizsallâllahü aleyhi ve
sellem'edir.
Soru:İnanan sultanlara
ve devlet adamlarına duâ etmekcâiz inidir?
Cevap
: Câiz, meşrû ve oldukça da lüzumludur. Hattâ Fudaylb.
İyâz Hazretleri: «Eğer dünyâda kabûl edilecekbir tek duâ
etmeye nâil olsam, o duâyı yalnızca müslümanlarmidârecisinin
hayrına yapardım. Zira biridârecinin salâhı ve başarısı,
bütün âlemin ıslâhına sebep olur buyurmuştur. Duâ bütün
müslümanlar için özellikle de sultanlar ve idâreciler için
lüzumludur.Hattâ onlara duâ etmek bütün mü'minler üzerine
vâciptirdesek yanlış olmaz.
Çünkü o, mü'mirilerin emirive
müslümanların temel direğidir. Duâlar sâyesindebir müslüman
idâreci, hristiyan bir melikten yedidefa daha kuvvetli
olur. Aksi halde biz, hristiyanlarakarşı nasıl
dayanabiliriz? Onlar bu gücünü dinden vemü'minlerin hayır
duâsından almaktadır. (Feyâvâ-yıHalîli)
Sehl
b. Abdillâh et-Tüsteri: Müslümanların imâmını inkâr eden,
zındık; sultanın da'vetine icâbet etmeyen,bid'atçı; da'vet
edilmeden idârecilere gidenve onların zamanlarını işgâl
eden kimse de câhildirbuyurmuştur. Bu ümmet yetmiş üç
guruba ayrılacak,sultana düşmanlık eden yetmiş ikisi helâk
olacak, onlarlabirlikte olan bir gurup da kurtulacaktır.İnsanların
en hayırlısı hangisidir? diye sorulduğunda, sultan ve idârecidir cevabı
verilmiştir. Onu şerve kötülük üzerine görsek de mi
denilince de: Eğerhalife-i müslimin sâlih bir zât değilse
ebdâlden, hayırlıbir zât olursa dünyânın kendisiyle ayakta
durduğukutuplardandır buyurulmuştur. (Ravzu'l-ahyâr)Allahım, son
sözümüzü: «Allah, Lâ ilâhe illâllah»,son duâmızı da
«eni'l-hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn» eyle!Âmin...