Ne kahr-ı dest-i âdâdan, ne lütfu âşinâdan bil
Ümûrun Hakk'a tefvîz et, Cenâb-ı Kibriyâ'dan bil!
Hak kulundan intikâmın yine kul ile alır
Bilmeyen ilm-i lüdünn-ü onu kul etti sanır!
Cümle eşyâ Hâlık'ındır, kul eliyle işlenir
Emr-i Bârî olmayınca sanma bir çöp deprenir.
Ümûrun Hakk'a tefvîz et, ne elem çek ne keder
Gelir elbette zuhûra ne ise hükm-ü kader.
Ne kadar ceht etsen de bir murada,
Nasip olmaz mukadderden ziyâde.
Kimseye bâkî değildir mülk-ü devlet, sîm-ü zer
Bir harap olmuş gönül tâmir etmektir hüner.
Ne safâ var şu cihânın sîm-ü zeri nde
Bırakır hepsini insan hîn-i seferinde...
Ey Hoca! Sanma senden sîm-ü zer isterler,
Yevme Lâ yenfeu'da kalb-i selîm isterler.
Mâl u mülke mağrur olma, deme "Var mı ben gi-bi?"
Bir muhâlif rüzgâr eser savurur harman gibi.
Önce çalışmak sonra duâ, Din'in esâsı,
Kabul olunur ancak, çalışanın duâsı
Çeşm-i insaf ile bir bak; dünya misâfirhânedir.
Bir mukîm âdem bulunmaz, ne acîb kâşânedir.
Bir kefendir âkıbet sermâyesi şah-ı gedâ,
Buna mağrur olan mecnun değil de yâ ne-dir?
Kuluna zulmeylemez aslâ Hudâ'sı
Herkesin çektiği kendi cezası.
Belâ gelmez kula, Hak yazmayınca,
Hak belâ yazmaz kul azmayınca.
İki cihan huzûru sığmış iki kelâma:
Dostlar ile mürüvvet, düşmanlarla müdâra
Bana benden olur, her ne olursa,
Başım selâmet bulur, dilim durursa.
Hakka tefviz-i ümûr et, ne elem çek ne keder,
Gelir elbette zuhura, ne ise hükm-ü kader.