Büyük sufi Hz Mevlana, ruhunun derinliklerinde, karşılaştığı aşka kozmik bir dille yani Kuş Dili ile sorar: “-Sen kimsin?
Cevap şöyle gelir aşktan:


-Ben ölümsüz (bir) Hayat’ım
Ben tekrarlanıp duran (bir) Güzel’im
Ve bir Ömür’üm ben” (Divan-ı Kebir, c. VII, s. 104)


Yani Mevlana’ya göre aşk, hayattır, güzeldir, ömürdür. Bu üçlü tanımı mantıksal bir zemine oturtursak aşk, dirilik ve güzelliğin, ölümsüz tükenmeyen bir tekrarıdır. Mevlana aşka metafizik bir konum vererek onun ebediliğini, aşkınlığını
vurgular ve onunla tekâmül işaret eder. Ve nihayet o, iman aşktır (Divan-ı Kebir, c. V, s.330) diyerek “vellezine
amenu eşeddu hubben lillah” (Bakara/165) ayetine telmihte bulunur.


Aşka ihtiyaç hayati öneme sahiptir Hz. Mevlana’ya göre:
“Ey aşk sen olmazsan bütün pazar/çarşı yerlerinin düzeni bozulur, kâr edemez Bağ da senin yağmurunu istiyor, üzüm de çiçekler de…” (Divan-ı Kebir, c. I, s. 158)


Dünya çarşı yeri gibi, kâr etmek için aşka ihtiyaç var, aşkın dirilticiliğine yani insanlar mercimeğe, fasulyeye âşık olmasa çarşıya, alışverişe gider miydi? Aşk çarşıya rahmet olarak yağmasa hiç ticarette kâr elde edilir miydi?
Bahçeler aşkla yeşerir Üzüm aşkla tatlanır Çiçekler aşkla açar Her şey bu kâinatta aşkla açılım yapar hareket eder, tekâmül basamaklarında tırmanır.


Mevlânâ, aşkın diriltici tazeliğini şöyle anlatır:
“Aşk bir gönül alıcıdır. Dostların tekâmülü aşklarladır. (Aşk onların) canını ağaç gibi yeşertir, çiçeklerle süsler. Aşk güzeldir, tazedir, aşkı isteyen aşktan daha tazedir. Dünyanın şekli eskidir, onun aşığı da (ondaki) eskileri alandır. Aşk alanlar, ırmaktan ırmağa, onunla tâ denize kadar giderler. Dünyaya âşık olanlar, yani eskiye talip olanlarsa, eski pabuç
kimde var diye mahalle mahalle dolaşıp dururlar.” (Divan-ı Kebir, c. IV,
s. 352)

Mevlana kendisi gibi herkesi aşka davet eder:
“Ey insanlar! Aşka sarılın, onun çağrısına kulak/cevap verin. Aşka gidin. Çünkü Allah aşka ölümsüzlük vermiştir. Uyumayan uyuklamayan o aşk, o gökyüzündeki sevgi, bu gün gönülleri uyumakta olanları çağırıyor. Aşktır varlık âlemindeki hayat, seziş. AŞKSIZ HAYAT ANCAK KABUKTUR KABUK!” (Divan-ı Kebir, c. VII, s. 44)


Mevlana, gizli kabiliyetlerin ortaya çıkması için aşk ateşinde, insanın yanması gerektiğini söyler. Yani aşk fırınında insanların arınması, rafinasyonu, insandaki cevheri ortaya çıkaracaktır. Aşk ateşi ve aşk acısı insanı olgunlaştırmak için önemli bir konumdadır. (Divan-ı Kebir, c. IV, s. 162)


Metafizik olarak aşkı şaraba benzeten Hz. Mevlana şöyle der: “Sus, sus da artık şu aşk şarabını iç. İç ki titremekten, korkulu yerlere düşmekten kurtul…” (Divan-ı Kebir, c. V, s. 375)

incemeseleler.com

   
© incemeseleler.com