Buhârinin rivayet ettiği Ashab’ı kiramın büyüklerinden Sa’d ibni Vakkas radyallahu anh hazretlerinin bir hadisi şerifi.
Sa’d radiyallahu anh diyor ki:
Resulüllah sallellahu aleyhi vesellem, Müellefe’i kulüb’dan bır takım kişilere (dünyalık) veriyordu.
Bu Sa’d da (yani kendisi) orada oturuyordu.. Derken Resulüllah sallelahu aleyhi vesellem, içlerinden en ziyade beğendiğim birini bıraktı (bir şey vermedi). Bunun üzerine ben :
-Yâ Resulellah, filanı bıraktın. Vallahi onu ben mü’min biliyorum, dedim. Resulüllah bana :
-Öyle deme!.. Müslim de, buyurdu.
Az bir müddet sustum. Sonra o adam hakkındaki bildiğim bana galebe etti de (dayanamadım). Yine sözümü tekrar ederek :
-Filânı niçin bıraktınız Ya Resulellah. Vallahi onu ben mü’min biliyorum, dedim.
Resuli Ekrem yine :
-Öyle deme, Müslim de, buyurdu.
Yine bir zaman sustum, sonra o zat hakkındaki duygum bana galebe etti. Sözümü tekrar ettim.
Resulüllah sallellahu aleyhi vesellem yine o sözü tekrar ettikten sonra :
-Ey Sa’d, (bazı defa) daha çok sevdiğim kimse varken (onu bırakırım da) başka birine (dünyalık) veririm.
(Bu tercihimin sebebi, Allahın bu adamı, (mal hırsı ile) yüzükoyu cehenneme atması endişesidir” buyurdu.
Vâkidi’nin Megazi’de tasrih ettiğine göre, bu mahrum edilen zât Muhâcirinden “Cüayl ibni Saraka” radiyallahu anh idi.
Sa’d hazretlerinin “Mü’min” demesini, Resul’i Erkem’in mükerreren (Müslim,de) diyerek tashih ve ihtar buyurması,
“imanın, vicdani bir emr’i bâtıni olup, bilinmesi, Cenabı Hakka âit ahvâl’i gaybiyyeden bulunmasına mebni, zâhiri hale göre Müslim, demek daha doğru olduğunu ta’lim içindir. (Buhâri tecrid 5-371)
H.Yılmaz/ incemeseleler.com