Türkçe dili, arapça ve farsça gibi mecazî deyimler ile doludur. Yukarda değinilen "hakikat-mecaz-kinaye" kelimeleri bu sebebledir.

Mesela "yüz çevirmek" tabiri nasılsa kişinin kafasını 180 derece çevirdiğini değil de, birisiyle ilgilenmemeyi anlatıyor ise, "baldırı çıplak" tabiri nasılsa iç çamaşır ile dolaşmaktan çok, işi-gücü olmayan biri için kullanılıyor ise, "yakayı ele vermek" nasılsa "gömleğin yakası" denen bir nesneye başkasının eline vermekten ziyade, yakalanmayı anlatıyor ise, "yüzü suyu" tabiri de "yüz" ve "su" nesnelerinden çok "hatır" meselesidir.


Bu cümleler okunduğu vakit, okunulan manaların dışında bir mana anlaşılır. Bu tür cümleler ayet ve hadislerde de bulunur. Yine bu sebeble ilim okuyan talebeler USUL-İ FIKH dersinde "hakikat-mecaz-kinaye" bahislerini öğrenirler. (Daha geniş bilgi için: Büyük Haydar Efendi, Usuli Fıkıh Dersleri, Matbaa-i Osmaniyye 1326, Sahife 199-232; Osman bin Mustafa el-Gelibolî, Tashil-i Mirkatul-Vusûl ilâ İlmil-Usûl, Derseadet 1288, Sahife 23)

Evliyanın hakkı için veya yüzü suyu hürmetine dendiği vakit, Allahu teala'ya yapılan duanın kabul olmasına vesile olur. Teşbihte hata olmaz, bir işyerine başvurunca nasıl ki referans gösterilir, aynı şekilde Allahu teala'ya dua ederken de, Allahu teala'nın sevgili kullarına olan hürmet ve sevgi ve muhabbet referans gösterilerek istenir.

Başka bir beldeye yaptığınız ziyarette bile, orada tanımadığınız bir kişi, en yakın dostunuzun dostu olsa, size muamelesi farklı olur. Hiç tanımıyor olsanız farklı olur. Allahu teala'ya yakın olan, dostlarının referans gösterilmesi de böyledir. Yoksa bu zatlardan istenen birşey yok.



Muallim abi / incemeseleler.com editörü

   
© incemeseleler.com