Maalesef müslümanlar yakın zaman içerisinde ehl-i sünnet ulemasının o kıymetli yolundan ayrı bir din inancı ile yetiştiriliyorlar. Bu sebeble dinimizde olan şeyler söylendiği vakit, sanki dinden değilmiş gibi tepki gösteriyorlar. Bazı artniyetli insanlar da, müslümanların zihinlerini bulandırmak ve müslümanlar arasına nifak sokmak amacıyla böyle hareketlerde bulunuyorlar.Hiçbir müslümanın herhangi bir vakit namazı inkar ettiği yoktur ve bu düşünelemez de; farzlardan birini inkar dinimizde küfürdür, inkar eden kafir olur.

Avrupa'nın kuzeyinde bulunan bazı beldelerde yatsı namazının vakti girmemektedir. Bunu bilhassa iskandinav ülkelerinde yaşayan kardeşlerimiz bilirler; şu zamanlarda da durum öyle. Bu bölgelerde ortalığın karanlığa tam girmeden tekrar aydınlanması sözkonusudur. Namaz ise vakitle belirlenen bir ibadettir. Dünyanın kendi ekseninde dönmesiyle oluşan vakitlerle belirlenir. Bu husus yukarda teknik olarak açıklandı. Fetva bakımından da her fıkh kitabında yazmaktadır.

Eskiden ehli sünnet alimleri konuyla alakalı meseleyi zaten çözmüşler, bize de buna uymak düşer. Dünya eskiden dikdörtgen değildi. Bazı beldelerde o zamanlar da vaktin girmediği oluyordu. Hatta Halebi kitabında geçen fetva Rusya'nın kuzeyinde bulunan bir vilayet içindir. Tıpkı iskandinav ülkelerinde olduğu gibidir. Din zamanla değişmez, değişen ancak örf ve adetin ahkamıdır.

Vakit namazın sebebi olduğu için, sebeb olmazsa tabii ibadet de olmaz. Bu hususta ulemamız gerekli açıklamaları yapmışlar.

BU ZAMANDA ANCAK SIRF BİR KAÇ TAKVİME GÖRE VAKİT GİRMİYOR

denirse, yukarda teknik olarak meseleyi açıkladık. Şu zamanda 2 takvim, islam alimleri tarafından onaylanmış usule göre hesaplama yapmaktadırlar. İslam ulemasının onayını almamış hesaplama metodlarını kullanmak caiz değildir. Diyanetimiz bu konuda kendi ictihadına uyuyorsa bu onların sorunudur. Diğer cemiyetler de buna hizmet ediyorsa vebal onlaradır. Meşihat-ı İslamiyye laf olsun diye bulunan bir kurum değildi. Şeyhulislamlık makamı kukla makamı değildi. Bugün hiçbir ilahiyat profesörü veya diyanet mecazi müftüsü o makamlardan daha geçerli fetva veremezler. Sorun da buradadır. Maalesef islam alimlerine uymak hususunda halkımız çok geride kalmış, meseleyi cemaat kavgası zanneder olmuştur. Yatsı namazının bazı beldelerde girmediğini gösteren takvimler, Meşihat-ı İslamiyye'nin onayını almış hesaplama metoduyla hazırlanmaktadır.

Dini sözlükte açıklama şöyledir:

MEŞÎHAT-I İSLÂMİYYE:
Bâb-ı fetvâ (fetvâ kapısı). Şeyhülislâmın bulunduğu yer.
İlmiye teşkilâtının en yüksek makâmı meşîhat-ı İslâmiyye idi. Meşîhat dâiresinin en büyük vazifelisi şeyhülislâm idi. (Ahmed Cevdet Paşa)
Ulemâdan Ahmed ibni Kemâl Paşa, Kânûnî Sultan Süleymân Han zamânında 1526'dan, 1534 senesine kadar meşîhat-ı İslâmiyye makâmında idi. Cinnîlere de fetvâ verirdi. Bunun için Müftî-yüs sakaleyn (insan ve cinlere fetvâ veren müftî) adı ile meşhûr oldu.
(Mecdî Efendi)


Muallim abi / incemeseleler.com editörü

   
© incemeseleler.com