Cenâb-ı Hak Kitâb-ı celîliyle Namaz ibâdetini farz kılmış, fakat nasıl kılınacağını beyan etmemiştir. Peygamber Efendimiz “Beni nasıl namaz kılıyor görürseniz öyle namaz kılınız” buyurmuşlar ve namazın nasıl kılınacağını fiilleriyle beyan etmişlerdir. Dolayısıyla bu suâle verilecek en kolay cevap “Peygamber Efendimiz öyle yaptığı için” şeklindedir.
Peygamber Efendimiz bu namazlarda neden gizli okumuştur?

Kırâat, cemâatle kılınan namazlarda cemâat nâmına imâmın yüklendiği bir rükündür. İmam, cemâat okunanları düşünüp tefekkür etsinler diye kırâati cehrî yapar. Böylelikle okumanın semeresi hasıl olmuş ve imamın kırâati cemâatin kırâati sayılmış olur.

 Ancak bu semere ve fâide gündüz namazlarında yoktur. Çünkü insanların ekserîsi dünyevî meşgûliyetlerinin arasında namaza hazır olup, kalplerinden bu meşgûliyetleri tamâmen atamadan cemâate dururlar. Böyle olunca cehrî okumakla arzu edilen fayda hasıl olmaz.

Gündüz, cehrî edâ edilen Cuma, bayram namazları ise büyük bir cemâatle ve belli zamanlarda bir defa edâ edildiği için, insanlar bu namazlarda dünyevî meşguliyetlerinden çok, namazı ve okunanları tefekkür ederler.

Diğer bir îzâh ise şöyle: “Kırâat namazın rükünlerindendir. Farzdaki rükün ise gizli olarak yapılmaz. Bu sebeple Peygamber Efendimiz islâmın ilk yıllarında bütün namazlarda cehrî olarak kırâati yerine getirmiştir. Ne zaman ki müşrikler Kur’ân’ın dinlenmesine mâni olmak istediler Peygamber Efendimiz (s.a.v.) öğle ve ikindi namazlarını gizli okumaya başladılar.

Cuma ve bayram namazları ise Medîne’de farz kılındığı için bu sıkıntı bahismevzûu değildi.

İslâmın kuvvet kazandığı diğer devrelerde ise Peygamber efendimiz, bu özür kalksa da daha önceki gibi öğle ve ikindi namazlarında gizli okumaya bütün ömrü boyunca devam edip, bu usulden hiç ayrılmadılar. Böylelikle öğle ve ikindi namazlarında gizli ve diğer namazlar da ise cehrî okumak vâcip oldu.

 (Bedâyiu’s-Sanâyi’ 1-160/161)

   
© incemeseleler.com