Halk arasında, iki bayram arasında düğünün uygun olmadığına yönelik bir inanış vardır. Bazı kimseler bu iki bayramı ramazan ve kurban olarak telakki ederken bazıları da bayram cuma gününe denk gelirse iki bayram olarak sayarlar. Peki aslı nedir?

İki bayram arası nikâh kıyılamayacağı ve düğün yapılamayacağı hakkında halk arasında yaygın olan itikad (inanç) bâtıldır. Çünkü Hazreti Âişe (r.a.) şu Hadîs-i Şerîf’i bildirmiştir:

“Allah’ın Resûlü, beni Şevvâl ayında nikâhladı ve Şevvâl ayında, benimle gerdeğe girdi. ResûlAllah’ın kadınlarının hangisi, onun yanında benden daha nasîbli olmuştur?” (Müslim, 4/142).

Görülüyor ki, iki bayram arası nikâh câiz olmadığı hakkındaki iddiâ, hem akla, hem de sünnete aykırı bir sözdür. Akla aykırıdır; çünkü zamanların fazîletçe üstün olanı varsa da, “uğursuz” sayılabilecek kısmı yoktur. Bu iddia, sünnete de aykırıdır. Zîrâ Peygamberimiz (s.a.v) Hz. Âişe’yi iki bayram arası, Şevvâl ayında nikâhlamıştır. Bu nokta dikkate alındığı zaman, Şevvâl ayında nikâh ve düğün müstehap olmaktadır.

Târihî kaynaklara göre bu bâtıl iddiâ şuradan ileri gelmiştir: “Câhiliye devrinde bir Şevvâl ayında, vebâ hastalığı çıkmıştı. Bu hastalık, pek çok kimsenin ölümüne ve zarara uğramasına sebebiyet verdiğinden, hastalığın zûhur ettiği Şevvâl ayı, bundan sonra halk arasında uğursuz bir ay telâkkî edilir oldu.”
Fazilet

   
© incemeseleler.com