İsmi, Hânî... Ensâr-ı Kirâm’dan olup Berâe bin Âzib Hz.’nin dayısıdır. Bedir de ve diğer gazâlarda Rasûlüllah (S.A.V.) ile bulundu Daha sonra da Hz. Ali (R.A.) ile harplerde bulunmuştur. Rivâyet ettiği “Birine 10’dan fazla vurmayın Ancak hadd-i şer’î müstesnâ..” hadis-i şerifi şer’î tâzirin darb (vurmak) adedini beyan eder. İmam-ı Ahmed Hz.’nin mezhebînde aynen tatbik edilir. Fukahânın çoğu tâzirin hudûdunda ziyâdeye hükmetmişlerdir.
Hânefî mezhebînde darbın en azı üç, en fazlası da 39’dur. Bu adet, şarap içen veya iftirâda bulunan köleye tam cezânın yarısı olan 40 tan aşağıdır. Şahsa göre tatbik edilmesi, emir sâhibinin hükmüne havâle edilmiştir.
Diğer hadisi şerifte Efendimiz Ebû Bürde Hz.’ne altı aylık keçi toklusu kurban etmek için emrettikten sonra:
“Bu keçi toklusu senin için kurban yerine geçecek, senden sonra kimseye kurban yerini tutmayacak” buyurdular.
Mâlûm olduğu üzere kurban; davar, sığır ve deve cinsine mahsus olup, davarın bir seneliği, sığırın iki seneliği, devenin beş seneliği kurban olur. Koyunun altı ayını bitirmiş olanı da câiz olup, hadis-i şerifte keçi toklusu, yalnız Ebû Bürde Hz.’ne mahsus kılınmıştır.
Uhud harbinde Sultanü’l-Enbiyâ Efendimizle Ebû Bürde Hz.’inden başka kimsenin atı yoktu. Diğer Sahâbe-i Kirâm hep piyâdeydiler.