236. Allahü Teâlâ kime mal verir de, zekâtını vermez-se, kıyâmet günü o malı, iki yanında. iki boynuzlu ve zehirli bir yılan sûretinde olur. İki gözleri üzerinde iki siyah noktası olduğu halde, kıyâmete kadar boynuna do-lanır ve dudaklarını ısırıp “İşte ben senin malın ve istif ettiğin paralarınım” der. (İhya C. 4 S. 9561)
237. Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, onlar büyük hüsrandadır... “Ebû Zer R.A. “Onlar kim Yâ Resûlallah?” dedi. “Bol mal ve servete sahip olan zenginlerdir. Ancak önden, arkadan, sağdan ve soldan verenler hâriç... Onlar da azdır. Zekâtı verilmeyen koyun, sığır ve deve gibi hayvanlar kıyâmet günü daha semiz ve besili olarak gelip sâhibini boynuzuyla süser ve tırnaklarıyla çiğner. Biri gidince diğeri gelir. Hesap bitinceye kadar böyle devam eder. (İhya C.1 S. 577)
238. Allah’ın rahmet gölgesinden başka gölge bulun-madığı günde Allahü Teâlâ yedi kimseyi gölgelendirecek: Bunlardan birisi de sağ elinin verdiğini sol eli duymayan-dır. (Sadakayı gizli verin) (C.1 S.595)
239. Seneyi doldurmayan malın zekâtı yoktur. (İhya C.1 S. 580)
240. Her iyilik bir sadakadır. Hatta kişinin kendi nefsi-ne, âile efrâdına infak ettiği de sadaka olarak yazılır. (İhya C.3 S. 545)
241. Gizli sadaka Allah’ın gazabını söndürür. (C.1 S.595)
242. Her iyilik sadakadır. Hayra delâlet eden o hayrı işlemiş gibidir. (İhya C.3 S. 546)
243. Sadakanın efdali, fakirin gücü nisbetinde, başka bir fakire verdiği sadakadır. (İhya C.1 S. 594)
244. Üç şey iyilik hazinelerindendir. Bunlardan biri de, verdiği sadakayı gizlemektir. (İhya C.3 S. 594)
245. Hêlâlinden kazandığı malından infak edene müj-deler olsun. (İhya C.3 S. 603)
246. Yarım hurma ile de olsa cehennem ateşinden ko-runun. Onu da bulamazsanız tatlı ve güzel söz söyleyin. (İhya C.1 S.624)
247. Sadaka yetmiş şerrin kapısını kapatır. (İhya C.1 S.626)
248. Gizli sadaka aziz ve celîl olan Allahü Teâlâ’nın gazabını teskin eder. (İhya C.1 S.626)
249. Kıyâmette hesap görülünceye kadar herkes sada-kasının gölgesinde olacak. (İhya C.1 S.626)
250. Faydalandığınız her ferdin fıtır sadakasını verin. (İhya C.1 S.585)