Allahü Teâlâ'ya giden yollar, mahlûkatın nefesleri kadar çoktur. Hikmet sahipleri, bunlar-dan dört makamlı bir yol seçmişler:

1- Şerîat

2- Tarîkat

3- Mârifet

4- Hakîkat

Bu dört derecenin her biri ancak şerîatla  tamam olur. Şerîat tam yaşanmadan, Tarîkat, Mârifet ve Hakîkat hâsıl olmaz. Bütün bu mertebelerde kemâl bulan kimse, Şerîat'ten çıksa, hepsinden çıkmış olur.

H.Ş.: Şerîat, ağaç; Tarîkat, dalları; Mârifet, yaprakları; Hakîkat de meyvesidir, Ağaç olmazsa, dalı, yaprağı, meyvesi de olmaz.

Şerîat asıl, diğerleri ona bağlıdır. varlığı, aslın var olmasıyla mümkündür. Asıl yoksa ona bağlı olan da yoktur.

Şu halde mânevî terakkî, Şerîat'ı tam yaşamakla mümkündür. Şerîat'tan ayrıldığı halde kendisini doğru yolda bilen insan, hüsrandadır; mülhittir ve küfre meyletmiştir. Sapık ve saptırıcı olmaktan kurtulamaz, Hakk'ın rızâsını bulamaz. O ancak şeytana bağlıdır.

A.C. "Bu (sapıklık,) açık bir hüsrandır". (S. Hac 11)

Bu dört mertebe kırk makamdır. Kul ancak bu makamlara ulaşınca, Allah’ın rızâsına mazhar olur. Bu makamlardan 10'u Şerîat'ta, 10'u Tarîkat'ta, 10'u Mârifet'te, 10'u da Hakîkat'tadır.

* * *

  ŞERÎAT'TAKİ ON MAKAM

1- ÎMAN

H.Ş.; "Îman, Allahü Teâlâ'ya, meleklere, kitaplara, peygamberlere, âhiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allahü Teâlâ'dan olduğuna inanmaktır. (Buhârî C:1 S.18)

–Îman, bedene mi, yoksa ruha mı lâzım? denirse,

–Akıl üzerine lâzımdır.

Ehl-i tahkik buyurdu: "Îman dil ile ikrar, kalple tasdiktir. Allahü Teâlâ'nın birliğini dil ile ikrar etmeyen, kâfir; ikrar edip kalben tasdik etmeyen, münâfıktır ve Cehennemin en aşağı tabakasına gidecektir. Kur'an-ı Kerim'in hükmü budur.

Îman akla neden lâzım?

a- Cesette akıl, sultan; îman, onun vekîlidir. Sultan giderse vekîl de gider.

b- Îman, hazîne; akıl, hazînedârdır. Hazînedâr giderse hırsız (İblis) hazînede olan (îman)ı çalar.

c- Îman, koyun; akıl, çobandır. Çoban (akıl) giderse kurt (şeytan) koyunu (îmanı) yer.

Nükte:

Allahü Teâlâ'nın emirlerini tutup, yasaklarından sakınmak, birliğini tasdik etmek ve îman nuruna kavuşmaktır.

Kezâ: Allahü Teâlâ'nın her insana üç yüz melek müvekkel kıldığını tasdik de îmandandır. İnsanlardan utanır, kötülük yapmazsın da yalnızken melekleri hesaba katmaz, günâh işlersin. Şu halde, senin tasdikin nerede?!..

Allah'ın kitabını tasdik îmandandır. O'ndaki emir ve yasakları hak bildiğin halde emirlerine uymaz, nehiylerinden kaçmaz ve azâbından korkmazsın!..

Kalbin kibir, haset, tamâ, gazap, gıybet, kahkaha, nemîme ve türlü maskaralıklarla dolu! Halbuki bunlar Allah'ın kitabında yasaklanmıştır. Senin îman ve tasdikin nerede kaldı?!..

Allah dostlarının kerâmetleri haktır ve bu halleri Şerîat'e uygunsa îmandandır. Çünkü onlar nefsin isteğini, dünya sevgisini, yemek ve elbise gibi şeylerin zevkini, uyku ve istirahatı terk edip, Rabb'in rızâsını, fakrı, meşakkati, açlık ve meskeneti tercih etmiş, dünya güçlüğünü, âhiret için kolaylığa sebep bilmişler...

A.C.: "Muhakkak bir güçlüğe iki kolaylık vardır" (S. İnşirah 5) 

Hak dostları Allah'a yaklaştıkça korkuları artar. Padişaha yakın olanda korku çok olur.

 Eyliyâullah bir gün doyar, iki gün aç durur.

H.Ş.: "Ben bir gün yer, iki gün aç dururum" (Tirmizî C:3 S:245)

Allahü Teâlâ herkesin günâhını görür de, yüzüne vurmaz. Her gün çeşitli günâhlar işliyorsun. Bunların hesabı sorulmayacak, kıyâmet gelmeyecek, kabirdekiler dirilmeyecek, iyi kötüden ayrılmayacak mı sanırsın!..

Haramdan çekinmez, ne bulursan yer, giyer, emir ve yasaklara uymazsın. Seni helâke götüren bu cürümleri işlerken Allahü Teâlâ'nın gazabından ve azabından korkmaz mısın?

H.K.: "Ben Kerim (İkram Eden), Gafûr (Af Eden), Mû'tî (Karşılıksız Veren), Muîyn (Muhtaç olanlara yardım eden), Müsteân (Benden isteyenlerin imdadına yetişen)im. Her gün kullarımdan işlenmiş binlerce günâh görürüm de, yüzlerine vurmam, tevbe etmelerini beklerim. Kim tevbe etmeden ölürse, onun işi benim irâdemdedir, dilersem Affederim. Affetmeyi murat etmezsem, onu cehenneme koyar, elem verici ateşle azap ederim.

Kim beni murat eder, beni sever, ömrünü bana hizmetle geçirir, bana kavuşmayı isterse, ben de onu sever ve güzel kılarım, uzaklıktan kurtarırım. Artık o bana ziyâde yaklaşanlardan olur. Vücûdu bende yok olup (Fenafillah mertebesine erer,) nereye baksa beni görür, başka bir şey göremez olur.

Kim de dünya isterse, onu dünya ve âhiretten mahrum ederim. O, günâha dalmış ve helâk olmuşlardandır.

A.C.: Kim dünya kazancı isterse veririz de âhiretten nasibi bulunmaz. (S. Şûrâ 20)

H.Ş.: Dünya âhiret adamına, âhiret de dünya adamına haramdır. Her ikisi de Allah ehline haramdır. (Deylemî)

2- İSLÂM

İslâm; Allahü Teâlâ'dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed A.S. O'nun Resûlü olduğuna inanmak, beş vakit namaz kılmak, zekât vermek, Ramazanda oruç tutmak ve hac etmektir. Bunlar âkıl ve bâliğ olan her Müslüman’a farzdır.

3- İLİM

İlimsiz amel heder, amelsiz ilim vebaldir.

A.C.: Rabbâniyyîn (İlim öğrenip, ilmiyle amel edenler)den olunuz. (S. Ål-i İmrân 79)

H.Ş.: İlim talep etmek kadın-erkek her Müslüman üzerine farzdır.

4- İHSAN

İhsan, edeplere uymak, hudû, huşû ve ihlâsla Allah'a ibâdet etmektir.

H.Ş.: "İhsan, Allah'ı görür gibi ibâdet etmektir. Sen O'nu görmesen de O, seni görüyor." (Buhârî C:1 S:18)

5- EVLENMEK

  A.C.: "Hoşunuza giden, hayır umduğunuz ve güzel gördüğünüz kadınlarla evleniniz" (S.Nisâ 3)

Bu âyet-i celile hükmünce, evlenmek farz;

H.Ş.: "Nikâh sünnetimdir. Kim sünnetimden uzaklaşırsa, bizden değildir" hükmünce sünnettir.

6- HELÂLDEN YEMEK, HELÂLDEN GİYİNMEK

A.C.: "Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından (helâlinden) yiyiniz". (S.Bakara 57)

A.C. "Elbiseni temizle, (yâni haramla kirlenmemiş elbise giy!...) (S.Müddessir 4).

7- HELAL KAZANMAK VE FAİZDEN KAÇINMAK

A.C.: "Allahü Teâlâ alış verişi helâl, faizi haram kıldı". (S.Bakara 275)

8- EHL-İ SÜNNET VEL CEMAAT'TAN OLMAK

Rasûlüllah S.A.V. ve Ashabı'nın yolunda olup, bid'atlardan sakınmak...

A.C. "Allah'ın gelmiş-geçmişlere tatbik ettiği hükmü budur. Allah'ın hükmünde değişme bulamazsın". (S. Fetih 23)

  9- ŞEFKAT VE MERHAMET

H.Ş.: "Yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin". (Tirmizî C:5 S:192)

10- EMR-İ BİLMÂRUF NEHY-İ ANİL MÜNKER

A.C.: "İyiliği emret, kötülüklerden nehyet" (S.Lokman 17) hükmünce farzdır.

* * *

TARÎKATTAKİ ON MAKAM

1- TEVBE

A.C.: "Hepiniz toptan Allah'ın ipine yapışın (yoluna sülûk edin)" (S.Åli İmran 103)

A.C.: "Allah'a tevbe-i nasuh ile tevbe edin" (S.Tahrim 17)

Kul Allahü Teâlâ'ya yönelir, işlediği günâhlara nâdim olur, bir daha işlememek niyetiyle tevbe ederse, Allahü Teâlâ geçmiş günâhlarını mağfiret buyurur.

A.C.: "Şüphesiz O, tevbeleri kabul eden ve merhametli olandır". (S.Bakara 27)

H.Ş.: "Günâhlardan tevbe eden, hiç işlememiş gibidir". (İbni Mâce C:2 S:142)

Tevbe; günâhlardan pişman olup hâlis niyetle Allahü Teâlâ'dan özür dilemektir. Kul nedâmetle özür dilerse Allahü Teâlâ onun yetmiş yıllık günâhını affeder.  İhlâsla af dilemek ve gönülden teslim olmak, kıyâmet gününde kişinin yüzünü parlatır.

Allahü Teâlâ hadîs-i kudsîde:

Ey Kullarım! Günâhlarınızdan özür dilemek ve ihlâs ile tevekkül etmek sizden, kabul buyurmak benden... buyurmuştur.

A.C.: "Kim Allah'a tevekkül ederse, Allahü Teâlâ ona kâfîdir". (S. Talak 3)

A.C. "Eğer şükrederseniz, sizin için elbette ziyade ederim". (S. İbrahim 7)

- Sabretmek sizden, hesapsız olarak vermek benden.

A.C.: "Ancak sabredenlere hesapsız olarak ihsan edilir". (S. Zümer 10)

- Tâat ve ibâdet sizden, Cennette nimetler vermek benden...

A.C.: "İhsanın (iyiliğin) karşılığı, yine ancak iyilik değil midir? Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?". (S. Rahmân 60-61)

- Senelerce işlemiş olduğunuz günâhlara tevbe etmek sizden, kabul buyurmak benden...

A.C.: "Kullarının tevbesini kabul eden, günâhlarını affeden, yaptıklarını bilen O'dur". (S. Şûrâ 25)

Ey Kullarım! Babanız Âdem A.S. bana bir defa muhâlefet etti; tevbesini ancak iki yüz sene ağlamasıyla kabul ettim. Sizin ise yetmiş yıllık isyânınızı benden bir defa özür dilemeniz ve tevbe etmenizle affederim. Âsîlerin günâhını affetmesem rahmetim bilinmez. Mahlûkâtımdan noksan bir şey olsa, kudretimin kemâli bilinmez. Bana duâ edenlerin duâsını kabul etmesem saltanatım tamam olmaz.

2- MÜRİD OLMAK

(Kulun bir mürşid-i kâmile mürid olması, vücuttaki hastalıkların tedavisi gibi, kalp hastalıklarını da bir manevî tabîbe tedavi ettirmektir.)

A.C.: "Bilmediklerinizi zikir ehlinden sorun". (S.Nahl 43 - (S. Enbiya 7)

Mürid üç kısımdır:

MÜRİD-İ MUTLAK: Şeyhine "Neden Niçin?" diye sormaz. Ona tam teslim olur...

MÜRİD-İ MECAZ: Zâhirde şeyhinin, bâtında nefsinin emrindedir...

MÜRİD-İ MÜRÂÎ: Şeyhinde nefsinin kabul etmediği bir hal görse, onu terk eder.

3- DERVİŞÂNE KIYÂFET

Saçlarını kısaltır, dervişlik elbisesi giyer ve (mümkün oldukça) kendini onlara benzetir.

A.C.: "Saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz". (S. Fetih 27)

H.Ş.: "Kendini bir kavme benzeten, onlardandır".

4- KORKU İLE ÜMİT ARASINDA OLMAK

A.C.: "Kalplerin ve gözlerin döneceği (kıyâmet) gün(ün)den korkarlar". (S.Nûr 37)

A.C.: "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin". (S.Zümer 53)

H. Ş.: "Kalbi korku ile ümit arasında olan kişiye Allah rahmet eder".

5- HİZMET ETMEK

(Allah'ın verdiği imkânları nefsin isteklerine harcamayıp Allah rızâsı için maddî ve mânevî hizmetlerde bulunmak...)

H.Ş.: "Hizmet eden, hizmet olundu". 

6- NEFS-İ EMMÂREYİ KAHRETMEK

H.Ş.: "Nefislerinizle cihad ediniz".

(Nefsin terbiyesinde eser vermiş bir pir-i kâmilin tavsiyeleri tam tatbik etmek...)

7- MÂSİVÅYI TERK ETMEK

(Allah'tan gayriyi terk edip, tamamen O'na dönmek. Bu da 6. kısımdaki amele muhtaç...)

A.C.: "Allah'a koşun". (S: Zâriyât 50)

8- MAKAS, MİSVAK GİBİ TEMİZLİK VE İNTİZAM ÂLETİ İLE SÜNNET OLAN BÂZI EŞYAYA SÂHİP OLMAK VE ALLAH'IN YARATTIKLARINDAN İBRET ALIP HAKK'I BULMAK, HİDÂYETE ERMEK:

Bu devlet, her kula, Allahü Teâlâ tarafından kulluğu nispetinden verilir.

 A.C.: "Allah her şeye bir miktar tâyin etmiştir". (S. Talak 3)

9- NASİHAİNİ DİNLEYEN BİR CEMÂAT OLMAK VE ALLAH'IN KULLARINA MUHABBET ETMEK

 (Ve kullar arasında sözü geçer, îtibar ve îtimatlı, nasihati tutulur olmak...)

A.C.: "Allah'tan başkalarını, Allah'ı severcesine sevenler vardır. Müminlerin Allah'a muhabbeti ise çok büyüktür". (S. Bakara 165)

10- AŞK, ŞEVK, FAKR VE KANÂAT SÂHİBİ OLMAK

A.C.: "Yâ Rabbî! Rûhumu Müslüman olarak al ve beni sâlihlere katıver". (S. Yusuf 101)

H.Ş.: "Fakirlik (Allah'tan gayriye ihtiyaç duymayıp yalnız O'na muhtaç olmak) iftihar ettiğim şeydir. Kıyâmette de onunla iftihar ederim" (Mevzüat Aliyyül Kaarî 320)

  MÂRİFETTEKİ ON MAKAM

1- EDEP

Kim vâsıl olmuş (ermiş) ise ancak edebe uymakla ve tâzimle ulaşmıştır. Kim de mahrum kalmışsa edebi terk ettiğindendir.

H.Ş.: "Edep, aklın sûretidir".

Hz. Ali R.A.:  "Şeref; mal ve soyla değil, ilim ve edepledir" buyurmuş.

2- HAVF

Havf (Kâmil mânâda Allah korkusu), ancak âlim ve âriflerde bulunur.

A.C.: "Allah'tan ancak âlim kulları korkar". (S.Fâtır 28)

A.C.: "Rabbi'nin makamından korkanlara iki cennet vardır". (S. Rahmân 46)

3- RİYÂZÂT, AÇLIK, KANÂAT

H.Ş.: "Açlık, gök gürlemesi; kanaat, bulut gibidir.

Gök gürlemesi ve bulut yağmura sebep, açlık ve kanaat da hikmet ve mârifete sebeptir.

İmam-ı Rabbânî Hz.: "Riyâzât sünnete tâbî olmaktan ibaret ve mübârektir" buyurmuş...

4- İKRAR TASDİK

(Hakk'ı tasdik, bâtılı ret etmek...)

A.C.: "Kıyâmet günü doğrulara, sadâkatleri menfaat verir". (S. Mâide 119)

5- HAYÂ:

H.Ş.: "Hayâ îmandandır. Hayâsı olmayanın îmanı yoktur".

 

 

6- SEHÅ:

Sehâ, Allah rızâsı için hiç bir şeyini esirgememektedir.

(Bilhâssa din hizmetinde can ve mal fedâ eden bahtiyarlar bunlardandır).

7- İLİM

H.Ş.: "Dünyanın devamı dört şeyledir:

1- Âlimlerin ilmi

2- Âmirlerin adâleti

3- Zenginlerin cömertliği

4- Fakirlerin duâsı...".

(Şerîatta ilim, amel ve ihlâs, temel kabul edilmiştir).

8- MESKENET

(Hiçbir halde şöhret aramayan ve kimseye zarar vermeyen, mahviyet sâhibi...)

H.Ş.: "Allah'ım! Beni miskinlerden kıl ve miskinler zümresiyle haşr eyle". (Tirmizî)

9- KALBE VE KALB RÂZI ETMEYE DİKKAT:

H.Ş.: "Mü'minin kalbi Arşullah'dır". (Arş gibi kıymetli ve kudsîdir). (İbni Mâce)

(Rızâyı ilâhî iki şeyde aranır: İlâhî emirlere tâzim ve kalp kırmayıp gönül yapmak...)

 

 

10- NEFSİNİ BİLMEK:

(Muhakkak nefis mübâlağa ile kötülükleri emreder...) (S. Yûsuf 53)

H.Ş.: "Nefsini bilen, Rabbini bilir". (Nefsinin zilletini bilen, Rabbinin izzet ve azametini bilir.)

* * *

HAKÎKATTAKİ ON MAKAM
1 TEVÅZU:

(Mahlûkat arasında, toprak gibi mütevâzî olup, kimseye ezâ vermemek...)

Musîbet karşısında her şeyin Allah'tan olduğunu bilip râzı olmak, irâdesini Allahü Teâlâ'ya bağlayıp, bir şey murat etmemek, yani irâde ve meşiyetin Allah'a mahsus olduğunu bilmektir. Çünkü Allahü Teâlâ neyi dilerse hükmeder.

2- YARATILMIŞI HOŞ GÖRMEK:

Bütün yaratılmışları aynı gözle görüp "Filânın ameli hayır, falanınki şer" dememek, belki hayır ve şerri kendinde aramaktır. Çünkü, kimseye başkasının sevâbı ve azâbı verilmez.

Bu, emr-i mâruf ve nehy-i münker'i terk etmek değil, nefsini hakir bilip önce onun ıslâhına çalışmaktır.

A.C.: "Bizim amelimiz bize, sizin yaptıklarınız da size aittir". (S. Bakara 139)

 

3- CÖMERTLİK:

(Hırs ve tamâdan uzak olup) Allahü Teâlâ'nın verdiği nimetlerde cimrilik etmeyip Hakk'ın rızâsı için harcamak...

A.C.: "Mallarını Allah yolunda sarf edenlerin hâli, her birinde yüz tane bulunan yedi başak gibidir. Allah dilediğine kat kat ziyâde verir." (S. Bakara 261)

4- TESLİMİYET:

Tam tevekkül ve teslimiyetle bütün arzû ve irâdesini Allah'a bağlayıp kendisi bir şey murat etmemek...

A.C.: "Sizde olanlar tükenir; Allah indinde olanlar sonsuzdur, tükenmez. (S. Nahl 96)

5- RIFK:

Rıfk; yumuşak huylu olmak, yaratılmışlardan hiç birine zarar vermemek, ezâ etmemek, kendisi de onlardan ezâ duymamaktır.

H.Ş.: "Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların sâlim olduğu (ezâ duymadığı) kimsedir". (Buharî C:1 S:8)

(H.Ş.: Yumuşak huy, bulunduğu yeri güzelleştirir).

6- MÜRŞİD-İ KÅMİLE TESLİMİYET

Sohbette hakîkatı ifâde eden kelimelerle konuşmak ve mürşid-i kâmile tam mânâsıyla teslim olmak... (Hakîkî kâmiller, nebîler gibi, beşeriyete saâdet kapılarını açan Allah dostlarıdır...)

H.Ş.: "Kavmi (müridleri) arasında şeyh, ümmeti arasındaki nebî gibidir. (İbn-i Hıbban)

7- EBRÂRIN (İyilerin) YOLUNDA YÜRÜMEK

(Tuttuğu yol insanın mahiyetine şahâdet eder...)

A.C.: "Kur'an'ın hak olduğu anlaşılıncaya kadar varlığımızın delillerini onlara âfaktan ve enfüsten (dışlarından ve nefislerinden) göstereceğiz". (S.Fussilet 53)

8- KERÂMETİ GİZLEMEK

Kendinde kerâmet zuhûr ederse, onu açığa vurmamak...

A.C.: "İçinizde (kalbinizde) olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir". (S. Åli İmrân 29)

(Kerâmet göstermek âleme çalım satmak olup kerih görülmüştür)

9- SABIR - VUSLAT - TEVHİD - MÜNACAT

A.C.: "Ey îman edenler! Sabredin, birbirinize sabrı tavsiye edin, râbıta yapın ve Allah'tan korkun. Umulur ki, kurtulursunuz". (S. Âli İmrân 200)

(Bunlar büyüklerin tâbi olduğu esaslardır.)

* * *

 

 

 

10- BÅTIN GÖZÜYLE GÖRMEK VE LEDÜN İLMİNE VÂKIF OLMAK

A.C.: "Ona İlm-i Ledünn'ü öğrettik". (S. Kehf 65)

Bu kırk makamdan biri noksan olsa sülûk tamam olmaz (yani zikir yoluyla çalışmasını tamamlayamaz) ve Hakk'a vâsıl olunmaz. Çünkü şartlardan biri noksandır. Misâl: Vahdâniyet-i ilâhiyeyi diliyle ikrar edip kalbiyle tasdik etmese, îmanı tamam olmaz. Diğer şartlar da böyledir. Şartın yok olmasıyla, meşrût da yok olur.

Her şeyin hakikatini Allahü Teâlâ bilir.

* * *

   
© incemeseleler.com