RASÛLÜLLAH
(S.A.V.) EFENDİMİZİN MÜBÂREK HUTBELERİNDEN
“Ey
İnsanlar! Ölüm sanki bize değil de başkalarına yazılmış!Hakk’a tâbî olmak bize
değil de sanki başkalarına farz kılınmış! Uğurladığımız ölüler sanki bir müddet
sonra bize dönecekler; onlara mezar hazırlıyoruz da; sanki biz onlardan sonra
ebediyen yaşayacakmış gibi...
Öğüt
veren her şeyi unutuyoruz; kendimizi belâlardan emniyette sanıyoruz.
Ne
mutlu başkalarının ayıbına bakmayıp, kendi kusurlarıyla uğraşan kimseye! Ne
mutlu günaha dalmadan kazandığı malı infak eden, fukahâ ve ulemâ ile sohbet
eden, fakirlerle düşüp kalkan kimseye...
Ne mutlu o kimseye ki, huyunu güzelleştirip kalbini temizler, insanlara
zarar vermez, malının fazlasını infak eder, çok konuşmaz, bit’atlara düşmeden
sünnet-i seniyyeyi ifâ eder” (Cevhere C:1,
S:158)
***
H.Ş.:
“Âile efradınız, mallarınız ve amelleriniz üç kardeşi olan bir kimseye benzer.
O kimse ölümü yaklaşınca kardeşlerinden birine:
-“Başıma
gelenleri görüyorsun. Bana ne yapabilirsin?” der.
O:
-“Doktor
çağırırım, hizmet ederim, öldüğünde lazım gelenleri yaparım ve iyiliğini söylerim”
der. İşte âilemizin durumu budur.
İkincisi:
-“Hayatta
iken benden istifade edersin; ölünce yollarımız ayrılır. Sen öbür aleme hesap
vermeye ben işimin başına dönerim” der: Mallarınızın
durumu budur.
Üçüncü:
-“Ben
sana arkadaş olurum; mîzanında terâzinin hayır tarafında ağırlık yaparım”der.
İşte amellerimizin durumu budur”. (Hayâtü’s-Sahabe
S:1871)
SAHÂBE-İ GÜZİN’DEN
ÖĞÜTLER
Hz. Ebû Bekir Es-Sıddık R.A.:
*Ne
söylediğini ve ne zaman söyleyeceğini iyi düşün.
*Kötü
komşudan evini, kötü arkadaştan ziyaretini uzak tut.
*Faydalanmayanın
yanında mal, kullanmayanın yanında silah, kabul etmeyenin yanında nasîhat zâyî
olur.
*Biz,
harama düşme korkusundan dolayı helâlden yetmiş kapıyı kapatırdık.
*Kitaplar
akıllıların bahçeleri, faziletlilerin has gülü çiçekleridir.
*Mes’ud
kişi ile arkadaşlık eden mes’ud olur.
*En
hayırlı duâ, müttakî (temiz kalpli)lerin duâsıdır.
*Cimri;
yedi şeyin birinden hâli olmaz:
1- Öldükten sonra
vârisleri malını gayr-i meşrû yerlere sarf ederler.
2- Zâlim bir hükümdar
malına musallat olur.
3- Şehvetine kapılarak
malını israf eder.
4- Servetini lüzumsuz
yere sarf eder.
5- Batma, yanma,
çalınma v.s. gibi âfetlerle malı mahvolur.
6- Devamlı bir illete
mübtelâ olur, malını o yolda harcar.
7- Malını bir yere
gömer, bulamaz.
*
* *
Üç şey, sâhibinin aleyhine son bulur:
1- Zulüm,
2- Ahdi bozmak,
3- Hile etmek...
*
* *
Allahü
Teâlâ’ya en itaatli kimse, günahlardan en çok sakınandır. Öyle ise Allahü
Teâlâ’ya itaat et, arkadaşlarına da itaat tavsiyesinde bulun.
* * *
Hz. Ömer (R.A.):
*Ey
İnsanlar! İçinizi düzeltin ki, dışınız düzelsin. Âhiretiniz için çalışın
ki,dünya işleriniz düzene girsin. Kim Cennete girmek isterse cemâatten ayrılmasın
*Mü’min
kişi kavuştuğu nimeti üzerinde göstersin. (Lüks arabaya binsin Ebû Yusuf gibi
üzengisi altından olsun. Lâkin bunları yaparken “ihtiyacı olan benden istesin”
diye niyet etsin. Çalım satmak için değil...)
*Nimetin
elden gitmesi de: nimetin şükrünü unutmaktandır. Nimetin artıp çoğalması için
şükürden daha büyük sebep yoktur.
*
* *
Hz. Osman (R.A.):
*Dünyayı
terk etmeyeni dünya terk etmez.
*Ey
Âdemoğlu! Gaflet eder de âhiret için hazırlanmazsan bil ki başkası senin için
hazırlanmaz. Mutlaka huzûr-u ilâhiye çıkacaksın, unutma! Rasûlüllah S.A.V.
kabirden bahsederken ağlardı. Biz de âhirette halimiz ne olur diye
düşünmeliyiz. (Hayâtü’s-Sahâbe
S:1827-1829)
*
* *
Hz. Ali (R.A.):
*Görüyorsun
ki, her şey ölüyor. Ölüm sizin de peşinizdedir. Yükünüzü hafifletin ve tamâ
edip de dünyaya itibar etmeyin ki, âhiretinizi mâmur edesiniz.
Ey
Allah’ın kulları! Vallahi ölümden kurtuluş yok. Önüne dursanız yakalar,
kaçsanız yetişir.
*Kendinize
kurtuluş yolu bulun ve acele edin: Önünüzde sizi acele isteyen kabir var. Onun
sıkmasından, karanlığından ve yalnızlığından korunun.
Kabir
her gün hal diliyle: “Ben karanlıklar eviyim! Ben yılan çıyan yuvasıyım! Ben
yalnızlık diyarıyım!” diye seslenir.
*Ey
Allah’ın kulları! İbret almak lâzım gereken şeylerden hisse kapın. Her
hadiseden ibret alın. Korkunç haberlerden ders alın, öğütlerden istifade edin.
Ölümün pençesine geçmek üzeresiniz ve toprak sizi bağrına basmak üzeredir.
*Ey
İnsanlar! Dünya sırt çevirdi, vedâ etmek üzere... Âhiretse bize doğru yöneldi;
bakıyor. Bugün hazırlık günüdür; yarın hesap var.
*Ey
İnsanlar! Amel etmeden Cenneti umanlardan olmayın. Hayır işlere koşun, elinizdekilerin
şükrünü ödeyin. Eldekilerin şükrünü ödemeden daha isteyenlerden olmayın.
*Ey
ölüme hedef olanlar! Ey ölümün elinden kurtulamayacak olanlar! Ey tehlikelere uğrayanlar!
Ey günlerin getirdiklerine hedef olanlar! Ey ölüm mahkûmları! Ey sorguya
çekilip de dili tutulacak olanlar! Ey ibretli hâdiselerden habersiz yaşayanlar!
Sizlere hakikati söylüyorum: Ancak uyanık olanlarınız kurtulmuştur!
Bugün
mescitleriniz mâmur, lâkin kalpleriniz ve bedenleriniz hidayetten mahrum görünüyor.
Elinde olandan faydalanmayana, elinde olmayan fayda vermez. Dünya, tasını
tarağını toplamış gidiyor, âhiretse bize doğru geliyor. Bugün hayırlı amel günüdür.(Hayâtü’s-Sahâbe)
*Kim
dünyayı isterse dünya onu bağlar. Dünyanın nimetlerine değer vermeyen ona bağlanmaz.
Dünyaya temâ edenler, ona hükmedenlerin köleleridir.
*Dünyadan
sana yetecek kadar olan kâfidir. Dünyanın hepsi senin olsa yine mesut olamazsın.
Dünyada dünkü ile bugünkü hayatı aynen devam ettiren aldanmıştır. Dünü bugünden
hayırlı olan da aldanmıştır. Dünyada kendi noksanını aramayan için ölüm daha
hayırlıdır.
*Biliniz
ki:
-Hilim,
ziynet ve mertliktir.
-Acele
etmek, akılsızlıktır.
-Yolculuk
insanı zayıflatır.
-Kötülerle
düşüp kalkmak ardır. (Utandırır.)
-Fâsıklarla
beraber olmak, başkasının şüphesini çeker, îtibarı yok eder.
*İnsanlar
dört kısım:
1- İyilik ve hayırdan
nasibi vardır, fakat ahlâktan nasibi yoktur.
2- Ahlâkı hoş, fakat
iyilik ve hayırdan nasibi yok.
3- Ne ahlâk ne iyilik
ne de hayırdan nasipsiz olan. (Bunlar insanların en şerlilerinidir.)
4- Hem ahlâkı iyi, hem
iyilik ve hayırdan nasibi var. Bunlar da insanların en üstünleridir.(Hayâtü’s-Sahâbe S:
1831-1837-1904)
*
* *
Hz Hüseyin (R.A.)’dan:
*Dünya
değişti, bozuldu, iyiler ve iyilikler dönüp gittiler. Sadece kabın dibindeki
tortu kaldı. (Hayâtü’s-Sahâbe
S: 1860)
*
* *
Utbe bin Gavza (R.A.):
*Ey
İnsanlar! Dünya, sonunun geldiğini bildirdi.
*Kıyâmet
saati yaklaşınca, ay ikiye bölünür. Dikkat edin ay ikiye bölünmüş,dünyanın
ikiye ayrılacağını bildirmiştir. Bugün hazırlık günüdür.
*Haramla
beslenen vücut Cennete giremez. (Hayâtü’s-Sahâbe S: 1850)
*
* *
Muaz ibni Cebel (R.A.):
*İnsan
iki iyilik arasında ölmelidir. Biri yaptığı, biri de yapmayı sonraya
bıraktığıdır.
(Hayâtü’s-Sahâbe S: 1880)
*Muaz
Hz. bina yapanların yanından geçerken:
-*Allah
dünyanın eskimesini isterken siz onu yeniliyorsunuz. Allah her istediğini
yapar”, buyurur ve harâbelere hitâben:
-*“Ey
harâbeler! Nerede sizin ilk sahipleriniz?” derdi.
*
* *
Ebu’d-Derda (R.A.):
*Hırsla
servet biriktirenlere yazıklar olsun. Kendi servetini görmez, gözü hep başkalarınkindedir.
*İyilerinizi
sevdiğiniz müddetçe hayırda devam edersiniz. Aranızda doğrular söylediği
müddetçe hakkı tanımışsınızdır. Hakkı tanıyan, onunla amel eden gibidir.
*İnsanlara
yapmayacakları şeylerle emretmeyin. Rab’lerinden önce onları hesâba çekmeyin.
*Ey
Âdemoğlu! Sen kendini düzelt. Başka-larında gördüklerini tenkit eden kimselerin
hüzün ve kederi artar ve kinleri bitmez. Böyleler huzur bulmaz.
*Allah’ı
görüyormuş gibi O’na ibâdet ediniz. Kendinizi ölülerden sayınız.
*Size
yetecek olan az, sizi azdıracak, doğru yoldan çıkaracak çoktan hayırlıdır.
*İyilik
kaybolmaz, kötülük unutulmaz.
*Hayır:
Mal ve evlat çokluğunda değil, halîm ve âlim olmanda, Aziz ve Celil olan Allahü
Teâlâ’ya ibâdette diğer Müslümanlarla müsabaka etmende ve gayretli
bulunmandadır.
*İyilik
ettiğinde Allah’a Hamd et, günah işlediğinde (Aziz ve Celil olan) Allah’tan af
dile.
*Farkında
olmadan Mü’minlerin nefretini kazanmaktan sakın! Bu nasıl olur biliyor musun?
Kul
Allahü Teâlâ’ya âsi olur, Allah da Mü’minlerin kalplerine ona karşı kin yerleştirir!..
*İmanın
zirvesi: Allah’ın hükmüne sabır, takdir-i ilâhîye rızâ, Allah’a güvenme hususunda
samîmiyet ve tam teslimiyettir.
*Ey
Şamlılar! Yiyemeyeceklerinizi topluyor, içinde oturamayacağınız binalar yapıyor
ve ulaşamayacağınız işler peşindesiniz. Sizden öncekiler de servet biriktirir,
uzun emeller besler, sağlam yapılar yaparlardı. Şimdi onların servetleri,
mahvolup gitti. Emelleri sadece boş bir hayâl ve evleri mezar oldu.
İşte
Âd kavminin Aden’le Umman arasına doldurdukları mallar ve evlâtlar! Şimdi bu Âd
kavminin terekesini (bıraktıklarını) benden iki dirheme kim alır?
Ey
Zenginler! Sizler ve bizler müsâvi olmadan (Kabir hayatı başlamadan) ve
dünyanın bir âfet olduğunu görmeden önce servet hırsını bırakın!..
*Ben
sizin adınıza sizi gaflete düşüren gizli hevesten korkuyorum. O hevesle
karnınız doyar, fakat ilim dağarcığınız boş kalır...
*En
hayırlınız, arkadaşına, “Gel ölmeden önce orucumuzu tutalım”, diyendir. En
hayırsızınız da “Gel ölmeden önce yiyelim, içelim, eğlenenlim”, diyendir...
*Allahü
Teâlâ rızkınıza kefilken sizi neden böyle hırslı görüyorum. Asıl vazifenizi
ihmal ediyorsunuz. Baytarın attan anladığı gibi, bende sizin kötülerinizi gayet
iyi tanıyorum: Onlar namazı vaktinde kılmazlar, Kur’an’ı isteksiz dinlerler,
kölelerini âzât etseler de yine kendi işlerinde çalıştırırlar.
*Her
zaman hayrı arayın. Allah’ın Rahmetine ve lütfuna yaklaşmaya çalışın. İnsan rahmete
kavuşmakla Allahü Teâlâ’ya yaklaşır. Allah, kullarından dilediklerine verir.
Allah’tan ayıplarınızı örtmesini ve sizi korktuklarınızdan emin kılmasını isteyiniz.
*Şu
tavsiyelerimle amel edenlerin derecelerini aziz ve Celil olan Allahü Teâlâ
yükseltir:
-Sâdece
helâl ye, helâlinden kazan, evine temiz ve helâl olanları götür.
-Allahü
Teâlâ’dan her gün için geçinecek kadar rızık iste.
-Sabah
kalktığında kendini ölülerden say ve o gün onlara katılacağını kabul et.
-Allahü
Teâlâ için varlığından hibede bulun.
-Sana
sövenleri ve sataşanları, Allahü Teâlâ’ya havale et.
-Kötülük
işlediğin zaman Aziz ve Celil olan Allahü Teâlâ’dan af dile.
*Şu
üç şeyi yapmazsanız değeriniz düşmez:
1- Başınıza gelen
belâdan şikâyet etmek,
2- Ağrı ve sızılardan
yakınmak,
3- Kendi kendinizi
temize çıkarmak...
*Mazlumun ve
yetimin bedduâsından sakınınız. Çünkü onların bedduâları gece insanlar uykuda
iken Allah’a ulaşır.
*Kıyamet
gününde, dünyada iken Allah’a itaat eden biri getirilir. Kendisi önden malları
da arkasından yürütülmektedir. Sırattan geçerken, her sendeleyişinde malları ona
“Geç! Sen bizim üzerimizde hak bırakmadın” derler.
- Allahü Teâlâ’ya
itaat etmeyen biri de malları omuzlarına yükletilmiş olarak gelir. Malları onu
tökezleterek “Yazıklar olsun sana! Allah’ın bizim üzerimizdeki hakkını niçin
vermedin?” derler. Bu hal Veyl deresine varıncaya kadar böyle devam eder.
- Kul başkasını
kendine hizmet ettirmediği müddetçe Allah’ın hesabından emin olur. Eğer
hizmetçi kullanırsa, o zaman da hesaba çekilmesi vacip olur.
- Dünyada sahip
olduğun her şey, senden önce başkalarına aitti, senden sonra yine başkalarının
olacak. Sana sadece âhiret için yaptıklarında fayda kalacak.
- Servetini evlatların
en iyisine bırak. Çünkü sen hiçbir mâzeret beyan edemeyeceğin huzura gidiyorsun.
- Sen iki kişiden biri
için servet biriktiri-yorsun. Bunlar, ya meşakkatle biriktirdiğin mallarla
Allah’a itaat eder, mes’ud olur. Veya toplayıp bıraktığın mallarla Allahü
Teâlâ’ya isyan eder, âsi olurlar.
- Vallahi her ikisi de
senin günahlarını hafifletmez. Onun için servet bıraktıklarını kendinden üstün
tutma!.
- Kul Allah’a itaat
ederse, Allah onu sever. Allahü Teâlâ sevdiği kimseyi yarattıklarına da sevdirir.
- Kul Allah’a âsî
olursa, Allahü Teâlâ ona buğzeder. O, buğzettiği kimseye yarattıklarına da
buğzettirir.
- İtaatsız Müslümanlık
olmaz. Cemâatte hayır vardır. Allahü Teâlâ’ya, halifeye ve bütün Mü’minlere
karşı samimiyet göstermek lâzımdır. (Hayâtü’s-Sahâbe S: 1888-1890-1891-1892-1893)
Ebû Zer
(R.A.):
* Ey
İnsanlar!
İnsan
yolculuğa çıkarken kendisine yarayacak ve yetecek kadar azık alır. Kıyâmet yolculuğu
ise sizin bu yolculuğunuzdan uzundur; kendinize yarayacak azık alınız.
Size yarayacak azık şunlar:
- Büyük felaketlerden
korunmak için haccedin.
- Uzun süren mahşerin
şiddetinden kurtulmak için oruç tutun.
- Zamanınızı ikiye
ayırıp, birinde ahiret için, ikincide
helâl rızk için çalışın. Üçüncü bir
bölüm sizin için zararlıdır.
- Kazancınızı ikiye
ayırın: Helâlinden kazandığınız birinci kısımdan evlâd-ü iyâlinizin geçimini
sağlayın. İkinci kısımdan âhiretinizi kazanmaya çalışın. Üçüncü bir kısmın size
zararı vardır.
- Kabrin yalnızlığına
karşı geceleri iki rekat namaz kılın.
- Kıyâmet günü
Arasat’ta beklemeyi düşünüp ya hayır
konuşun ya susun.
- Kıyâmet güçlüğünden
kurtulmak için, sadaka verin.
- Ölmek için
doğuyorlar. Harap olacak şeyleri îmar ediyorlar. Geçici şeylere düşkün oluyorlar
da ebedî olanı terk ediyorlar.
- İnsanların
istemediği iki şey; ölüm ve fakirlik, ne güzeldir! (Hayâtü’s-Sahâbe S:
1894-1895)
Huzeyfe bin
El Yemânî:
*Kim bir kötülüğe eli, dili ve kalbi
ile engel olursa, vazifesini yapmıştır.
Dört türlü kalp var:
1. Kilitli kalp: Bu
kafirlerindir.
2. İki yüzlü kalp:
Bu münafıklarındır.
3. İçinde etrafını
aydınlatan nur bulunan: Bu Mü’minin kalbidir.
4. İçinde iman ve nifak
bulunan kalp: İman temiz yerde biten ağaca, nifaksa irinli azgın yaraya benzer.
Hangisi ağır basarsa kalp o tarafa döner.
- Fitne zuhur ettiği
zaman evinize çekilip oturunuz; kılıçlarınızı kırınız; yaylarınızı, kirişlerinizi
kesiniz.
- Fitne, içkiden daha
fazla aklı baştan giderir.
- Öyle zaman gelecek
ki, sadece, boğulmak üzere olan birinin yaptığı gibi (içten ve samimî) dua edenler
kurtulacak.
- Sizin en hayırlınız,
ne dünya için âhireti, ne de âhiret için dünyayı terk edendir. En hayırlınız,
her ikisi için de orta halde çalışandır. (Hayâtü’s-Sahâbe S: 1896-1897)
* * *
Ubey bin Kaab
(R.A.):
* Allah’ın
Kitabı’nı Rehber edin. O’nun hüküm ve emirlerine razı ol. Çünkü Resûlullah
(S.A.V.) kendisinden sonra insanlara onu bırakmıştır. Kıyâmette onun şefâati
kabul edilir. O, hak ve doğru şahittir. O, sizden ve sizden öncekilerden
bahseder. Aranızdaki dâvâları çözen hükümler ondadır. Onda sizin ve sizden öncekilerin
hakkında haber vardır.
* Kul, Allahü
Teâlâ’nın rızasını kazanmak için bir şeyi terk ederse, Allahü Teâlâ ona terk
ettiğinden daha hayırlısını (ummadığı yerden) ihsan eder. Kul, o şeyi hafife
alır da terk etmezse, Allahü Teâlâ ona (Hiç ummadığı yerden) terk etmediğinden
daha beterini verir.
Mü’min Dört Güzel Şeye Sahiptir:
1. Belâya sabreder.
2. Ni’mete şükreder.
3. Konuştuğunda doğru
söyler.
4. Beş nur arasında
dolaşır:
- Konuşması nurdur.
- İlmi nurdur.
- Girdiği yer nurdur.
- Çıktığı yer nurdur.
- Kıyâmette varacağı
yer nurdur.
Kâfir de beş karanlık içinde döner dolaşır:
- Konuşması
karanlıktır.
- İlmi karanlıktır.
- Girdiği yer
karanlıktır.
- Çıktığı yer
karanlıktır.
- Kıyâmette varacağı
yer karanlıktır.
- Dünya, insanın
ölünceye kadar azık hazırladığı yerdir; âhiret âleminde mükâfat ve ceza göreceği
amelleri burada kazanır.
- Seni alâkadar
etmeyen şeyle uğraşma. Düşmandan uzak dur. Dostuna karşı da ihtiyat et! Ölünce
istemeyeceğin yeri hayatta iken de isteme. Senin ihtiyacına ehemmiyet vermeyene
hâlini söyleme. (Hayâtü’s-Sahâbe S: 1898-1899)
Zeyd bin Sâbit R.A.):
* Söylediğini yapmayan
insanda şeref ve haysiyet yoktur.
* Başkasında ayıp
araştırıp da kendi ayıbını hafife alan kişi, emredilmeyeni yapan gibidir. (Hayâtü’s-Sahâbe S:
1990)
* * *
Abdullah İbni
Abbas R.A.:
* Kendi nefsine
hitâben:
- Ey Günahkar! Sonun
mutlaka fena olacağını düşün, derdi.
Günahı
açıktan işlemek, günah işlemekten daha büyük günahtır.
Yaptığın
günah ile rahatlaman, o günahtan daha büyük günahtır.
Allahü
Teâlâ’nın sana ne yapacağını bilmediğin halde gülmen, yapmakta olduğun günahtan
daha büyük günahtır.
* Farzlara
dikkat et. Allahü Teâlâ farzları sana kendisinin hakkı olarak emretti. Bunları
yaparken Allah’ın yardımını iste. Allahü Teâlâ; kulun sevaplara karşı olan
hırsını bilince, onu korktuklarından emin kılar. (Hayat’s-Sahâbe S:1901)
* * *
İbni Ömer
(R:A.):
* Kişi bâki olanı fâni
olandan üstün tutmayı akıllı işi saymadıkça hakîkî îmana sahip olamaz... (Hayatü’s-Sahâbe S:
19029
* * *
Hz. Abdullah
ibni Zübeyr (R.A.):
* Muttakîlerin
(Allah’tan korkanların) alâmeti:
1. Kazaya rıza,
2. Ni’mete şükür,
3. Kur’an hükümlerine
boyun eğmektir.
* Âmirler Pazar yeri
gibidir. Eğer o haktan ayrılmayan biriyse ona hak ve hakikatler getirilir.
(Sebze pazarına sebze, halı pazarına halı getirildiği gibi). Hakka uymuyorsa, ona
da kötü işler ve kötü kimseler gelir. O da ona göre muamele eder. (Hayâtü’s-Sahâbe S:
1903)
* * *
Şeddat bin
Evs (R.A.):
* Siz dünyada hayır ve
şerrin kendisini değil, sebeplerini görüyorsunuz. Halbuki hayr her şeyi ile
Cennette, şer de her şeyi ile Cehennemdedir.
* Dünya iyinin de
kötünün de doyduğu bir sofradır. Ahiretse her şeye gücü yeten bir hükümdarın
hükümleri bulunan bir hakikat, bir vaaddir. Her şeyin talipleri vardır. Siz
dünyaya talip olup da ona hizmet etmeyin; âhirete tâlip olun. (Hayâtü’s-Sahâbe S:
1905)
* * *
Cündüb El
Beccelî (R.A.):
* Başınıza bir sıkıntı
gelince, canınızı değil malınızı feda edin. Can veya din feda etmek durumunda,
can feda edin. İyi bilin ki, esas zararda olan, dininde zarar edendir.
* Cennete giren için
fakirliğin, cehenneme giren için de zenginliğin hiç tesiri olmaz.
* Bilmiş olun ki,
âdemoğlu öldükten sonra önce karnından çürümeye başlar. Karnınızı haramla
doldurup da kokmasına meydan vermeyin. Mallarınızı harcarken Allahü Teâlâ’yı gücendirmekten
sakının. (Hayâtü’s-Sahâbe
S: 1906)
* * *
Ebû Umâme
(R:A.):
* Ey İnanlar!
İyilikleri ve kötülükleri taksim ettiğiniz bir yerde ömrünüz geçiyor. Yakında
buradan başka bir yere (mezara) göç edeceksiniz. Orası yalnızlık diyarıdır.
Karanlık evdir. Orada, yılanlar ve çıyanlar barınır. Allah’ın genişlettiği
kabirler başka, diğerleri dardır. Oradan mahşere nakledileceksiniz ve orada
Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyeceksiniz.
* Dünya ve âhirette
kâfir ve münâfıklar, Mü’minlerin nurundan istifade edemezler. Sağlamların
gözlerinden âmâların istifade edemedikleri gibi...
* Rasûlüllah (S:A.V.)
kendisine emredileni insanlara tebliğ etti. Eshab ondan duyduklarını
başkalarına bildirdi. Siz de duyduklarınızı başkalarına anlatınız.
* Ey İnsanlar! Sizler
cahilliye devrinde bulunanlardan daha cahilsiniz. Çünkü Allahü Teâlâ kendisi
için harcadığınız bir dirheme yedi yüz dirhem, bir dinara yedi yüz dinar
vereceği(ni vaad ettiği) halde siz hâlâ cimrilik yapıyorsunuz.
* Şunu iyi bilin ki,
fetihler altın ve gümüş saplı kılıçlarla değil, sağlam gönülle, kurşun ve demir
saplı kılıçla yapılır. (Hayâtü’s-Sahâbe S: 1707-1708-1709)
*
* *
BÜYÜKLERDEN
ÖĞÜTLER
Yerine
Vali Bırakacağı Vakit Ömer Bin
Abdülaziz’e
Pederinin Vasiyeti
Ey Oğlum!
İşçileri iyi
gözet. Eğer onların sende akşamdan kalma bir hakkı varsa sabaha, sabah verilmesi
lâzım bir hakkı varsa akşama bırakma! Haklarını zamanında ver ki, sana itaat etsinler.
Sakın idaren
altında bulunan halka yalan söyleme! Sonra doğru sözüne de inanmazlar.
Her işinde
ehil olan arkadaşlarınla ve âlimlerle istişare et.
Öfkelendiğin
kimseyi hemen cezalandırma. Öfken geçinceye kadar sabret!
Sana bunları
tavsiye eder, Allah’a emânet ederim. (Ikdü’l Ferid S.17)
* * *
Abdülmelik
Bin Mervan (Rh.A.):
* İnsanların en üstünü
mevki sahibi iken mütevâzı, kudretli iken zâhid (dünyaya değer vermeyen), kuvvetli
iken insaflı olanlardır. (Ikdü’l Ferid)
***
İbrahim Bin
Ethem Hz.’inden Öğüt:
Sana beş şeyi
tavsiye ederim:
1.İnsanlar
dünyaya daldıkları zaman, sen âhiretle meşgul ol.
2. İnsanlar
dışlarını süslemekle meşgulken, sen içini imar etmeğe çalış.
3.İnsanlar
bina yapmakla meşgul olurken, sen kalbini imar et.
4. İnsanlar
halkın hizmetiyle uğraşırken, sen Hakk’ın hizmetiyle meşgul ol.
5. İnsanlar
başkasının ayıplarını araştırırken, sen kendi ayıplarını araştır.
* * *
Fakih
Ebû’l-Leys (R.A)’ın Nasihatı:
* İnsan
güler yüzlü, yumuşak sözlü olmalı; Lakin, dalkavukluk etmekten sakınmalı;
ahlâkı bozuk olanlara konuşurken çok dikkat etmeli; Kötü yola sapmış hissi
verecek sözlerden kaçınmalı; herkesle iyi geçinmeli ve kimseye kötülük
etmemeli. Zira Allahü Teâlâ, Musâ ve Harun (A.S.)’a “Fıravun’a yumuşak söz ile konuşun” (S.Tâhâ
43) diye emir buyurdu. İnsanlarla ünsiyet
etmekte usûl budur. Hanımla efendisi arasında ve dostlarla münâsebet-lerde usûl
de, bu olmalıdır.
* Şüphesiz
insan için en güzel iyilik, hoş geçinmek
ve iyi anlaşıp kaynaşmaktır. Zira Rasûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
“Siz herkesi malınızla kendinizden
hoş-nut edemezsiniz, güzel ahlakınızla memnun ediniz.” burmuştur.
* * *
Mevlânâ Sâdettin-i Kaşgârî (K.S.):
Hakk’a yakınlık, yüksekten, alçaktan, maldan, makamdan
uzaklaşmak değil, kendi varlığından (benliğinden) geçmektir. Yâni nefsin
isteklerinden uzaklaşmaktır.
* * *
Süleyman Bin Abdülmelik (Rh.
A):
* Dünya
gurur evi batıl yeridir. Güldürür ağlatarak, ağlatır güldürerek, korkutur
güvenirken, güvendirir korkuturken, fakir eder zenginken, zengin kılar fakirken...
* Sabahın
aydınlığı gecenin karanlığını nasıl gideririse, şeytanın hile ve tuzaklarını da
Kur’an’nın nuru yok eder.
* * *
Lokman (A.S.):
*Bin senede dört bin peygambere ulaştım. Onların sözlerinden sekiz kelime
seçtim:
Dört şeyi koru:
1. Namazda
kalbini koru. (Onda düşünceye yer verme).
2. İnsanlar
arasında dilini koru. (Ya hayır söyle ya sukut et ve sırrına sahip ol.)
3. Başkasının
evinde gözlerini koru. (Etrafa bakma).
4. Sofrada
boğazına sahip ol. (Sünnet üzere ye, iç...)
İki şeyi unutma:
1. Allahü
Teâlâ ve
2. Ölüm.
İki şeyi unut:
1. Başkalarına
yaptığın iyilik ve
2. Başkalarının
sana yaptığı kötülük...
* * *
İmam-ı Cafer-i Sadık Hazretleri’nden
Tavsiyaler:
Size dokuz şeyi tavsiye ederim. Bunların üçü NEFİS TERBİYESİ, üçü HİLİM,
üçü de İLİM hakkındadır.
Nefis terbiyesi hakkında üç tavsiye:
1. Nefsin
istemediği yemekten sakın. (Çünkü bu ahmaklık ve unutkanlığa sebebdir.)
2. Ancak
açıktığın zaman ye.
3. Yediğin
helâlden olsun.
Rasûlullah (S.A.V.) buyurmuştur: “Âdemoğlu
midesinden daha şerli bir kab doldurmamıştır. Midenin üçte biri yiyeceğe, üçte
biri içeceğe, üçte biri de nefes almaya, zikretmeye ayrılma-lıdır.”
Hilim hakkında üç tavsiye:
1. Sana
“Bir söyle, on dinle” diyene “On söylersen bir dinle”,de!
2. Sana
iftira edene “Eğer söylediğin doğru ise Allah’dan beni mağfiret etmesini
dilerim. Söylediğin doğru değilse Allah’dan seni mağfiret etmesini dilerim” de.
3. Sana
çirkin bir söz söyleyene nasihat ve duâ et.
İlim hakkında üç tavsiye:
1. Bilmediklerini âlimlerden sor
ve bunu onlara sıkıntı vermek veya imtihan etmek için sorma.
2. Hiçbir şeyde kendi görüşünle
amel etme, ehlinden sor, ilâhi ölçülere uy ve her işte ihtiyatlı ol.
3. Fetvâ vermekten, aslandan
kaçar gibi kaç. Boynunu insanlar için Cehennem üzerinde köprü yapma!
İMAM-I AZAM
HAZRETLERİ’NİN
TALEBESİ EBU YUSUF
HAZRATLERİ’NE
VASİYETİ
Devlet Büyükleriyle Münasebet
-Devlet başkanına hürmet et, onun mevkiine saygılı ol. Huzurunda yalan
söyleme. İlmî bir mesele için seni çağırmadıkça yanına gitme. Huzuruna çok
girip çıkacak olursan itibarın kaybolur, mevkiin küçülür.
-Devlet adamlarına yakınlık isteme!
Onların seni kendilerini yakın tutmasını da arzu etme. Böyle bir durum
olursa bunu halktan gizle. Aksi halde sana iş havale ederler. Takip etsen
devlet büyüğü yanında küçülürsün, takip etmesen insanlar seni ayıplar.
-Devlet başkanının yakınlarında ev tutma!
-Kendilerine teklif edeceğin şeye uyacaklarını bilmeden, başkan ve
âmirlerin yakınında bulunma! Olur ki senin yanında yanlış bir iş yaparlar da
sen buna mani olamazsın. Sustuğunu görür, onların yaptık-larını doğru sanırlar.
-Âmirinde dine muhalif bir hal görürsen, ona itâat etmekle beraber ikaz
et! Misâl: “Benim âmirimsin, emirlerine uyarım. Lâkin, dine uymayan şu halini
sana söylemekten kendimi alamıyorum” de. Bunu bir kere yapman yeter. Tekrar eder
veya ihtar etmekte aşırı gidersen seni azarlar ve ezer. Bu da dinin
zayıflamasına yol açar. Bir iki ihtarın, senin dini meselelerdeki ciddiyetini
ortaya koymaya kâfidir. Eğer âmirin, dine muhalif işleri bir kaç defa yaparsa,
onun huzuruna yalnız olarak gir ve ona nasihatte bulun. Bit’atçı ve tevilci
biriyse onunla ilmi münazara yap! Hak mezheplerden birine bağlıysa ve dindar
bir insansa ona Kur'an’dan ve hadisten bildiklerini söyle. Kabul ederse ne âlâ; etmezse Allah’a sığın ve yanından
ayrıl.
Halkla münasebet
-Halk önünde konuşma! Sadece
sorduk-larına cevap ver. Aralarında dinî ve lüzumlu mevzular dışında
konuşmaktan kaçın ki, seni mal düşkünü bilmesinler.
-Halk arasında ne gül, ne de gülümse... Çarşı pazara çok çıkma!...
-Buluğ çağına yaklaşmış olanlarla konuşma! Çünkü onlar birer fitnedir.
Buna mukabil küçük çocuklarla konuşmanda ve onların başlarını okşamanda bir
beis yoktur.
-İhtiyarla yolda yürüme! Arkalarından gitsen ilmine hakaret olur,
önlerinden yürüsen senden hoşlanmazlar.
-Yol ağzında, köşe başlarında, dükkan-larda oturma! Çeşmelerden,
musluklardan ve sokalardan su içme...!
-Çarşıda, sokakta ve mescidde bir şey yeme!
-Her hal ü kârda Allah’dan kork, kendini fenalardan koru. Emanete sâhip
ol.
-Küçük büyük, avam havas herkese iyilik et ve nasihatta bulun.
-Kimseyi hakir görme. Herkese saygı göster.
-Halk ile içli dışlı olma! Ziyaretine gelen-leri iyi karşıla! Sorduklarına
cevap ver. Eğer ehil ise ilimle meşgul olur, değilse sana muhabbet ederler.
-Avam ile ve emrindekilerle münakaşa etme! O gibilerle münakaşa itibarını
zedeler.
-Karşındaki sultan da olsa doğruyu söylemekten çekinme!
-Halktan daima kendini koru.
-İçin nasılsa dışın öyle olsun.
Çok gülme! Kalbini öldürür.
-Ağırbaşlı ve vakarlı yürü. Arkandan seslenen olursa dönüp bakma! Arkasından
çağrılan ancak hayvandır.
-Konuşurken bağırıp çağırma! Sâkin ol ve sükût et.
-Ne bir şey sat, ne de satın al! Bu hizmetleri yapacak bir hizmetkâr tut.
Dünyaya, malına servetine ve elindeki imkanlara güvenme! Çünkü Allah
hepsinden hesap soracaktır.
İnsanlara hatâlı işlerinde uyma! Doğru işlerinde uy!
İnsanları kötülükleriyle değil İyilikleriyle
an! ama kötü halleri din hususunda ise, o zaman onu insanlara şöyle
ki ondan sakınsınlar Bu hususta makamından korkma! Çünkü Allah senin hakiki
yardımcındır. Bunu bir kere yaptın mı,
senden çekinirler ve bid’atçılığa cesaret edemezler.
Hz Peygamberi veya evliyaullahtan birini rüyada
görmüş olduklarından sana bahseden olursa, hoş karşıla, sakın ret ve inkar etme!
Nefsin isteklerine uyanlarla berâber
olma! Ancak dine dâvet yolunda böyleleri ile birlikte olmakta beis yoktur.
Oyundan,
eğlenceden sövüp saymaktan uzak dur!
Komşunun hoş
olmayan hallerini gizle. İnsanların gizli hallerini açma! Çünkü sır, emanettir.
Cimrilikten
kaçın.Cimriden herkes nefret eder.
-İşlerinde
mertliği insanlığı koru!
-Yumuşak
huylu ol, incitme!
-Elbisen
daima temiz olsun!
-Dünyaya
meyli azalt, nefsini temizle!
-Fakirsen
fakirliğini belli etme
-Gayret
sâhibi ol. Gayreti zayıf olanın mevkii de zayıftır
-Yolda
sağa sola bakma, daima önüne bak!
-Hamama gidersen
ücretini fazlaca ver, insanlar arasında kadrin yükselir, sana hürmet ederler.
Bir şey satın alırken fiyatını düşürmeye çalışma; kendin tartıp ölçme,
satıcının tartı ve ölçüsüne râzı ol.
-Alçak
dünyayı din alimleri yanında alçak göster. Çünkü Allah yanında olanlar dünyadakilerden
hayırlıdır.
_ İşini ehline yaptır. Bilgi ve ihtisasa alâkan kuvvetlenir ve
imkanlarını korur ihtiyaçlarını daha iyi karşılarsın. Mesire yerlerine gitme!
-Halka
hikayeler anlatma! Hikayeciler mutlaka anlattıklarına
yalan karıştırırlar.
Âile
hayatı:
-Hanımına
yakın olduğunda çok konuşma! Allah’ı anmadan ona yakın olma!
-İçgüveysi
olmaktan sakın!
-Çocuklu
kadınlarla evlenme; senin malından çalıp onlara harcar. Kadın için çocuk kocasından
kıymetlidir.
-Sakın bir evde iki hanım bulundurma. İhtiyaçları karşılayacak durum
olmadan evlenme! Önce ilim sonra servet. Tahsil zamanında ticaret yapma,
yürütemezsin; tahsili tam yapamazsın. Gençken, gönlün ve kafan zindeyken ilim
tahsil et, sonra dünya işine bak.
İlim ve Muhasebe
- Seni hoşlanmadığın bir işe verirlerse, o iş sana
ilminden dolayı verilmişse kabul etme!
- Dînî esasları kelam ilmiyle ispata kalkma! Çünkü
halk bu gibi mevzularla uğraşmaya kalkar ve hatâya düşer. Yalnız sorulanlara cevap
ver. Uzun cevap zihin karıştırır.
- On sene yiyeceksiz, parasız, pulsuz kalsan da
öğrenmekten ayrılma! Tahsilden vazgeçtiğinde yine geçim sıkıntısına düşersin.
- Fıkıhta derinleşmek üzere sana gelenleri
memnûniyetle karşıla ki, ilme rağbetleri artsın.
- Seninle istişâreye geleni dinle ve Allah’a yaklaştıracak
şekilde konuş.
- İlim adamları olan bir memlekete vardığında; halkı
etrafına toplamaya kalkma! Sen de halktan biri ol! Senin bir mevki peşinde
olmadığın anlaşılsın. Yoksa hepsi aleyhine döner, seninle uğraşırlar. Boş yere
didiklenirsin. Senden bir şey sorarlarsa açık deliliyle cevap ver; lakin
onlarla münâkaşaya girme! Halkın hocalarına dil uzatma, aksi halde onlar da
seni çekiştirirler.
- İlmî meseleleri zahiri ve bâtinî mânâlarıyla îzah
et. Münâzara âdâbını bilmeyen ve iddialarını delillerle ispat edemeyen
âlimlerle münâkaşa etme!
- Mevki ve makam peşinde koşan, halk arasındaki
meselelerle meşgul olup menfaat sağlamak isteyenlerin sözlerine ve aralarına karışma!
Çünkü onlar seni haklı bulsalar da sözlerini kabul etmez, türlü laflarla seni
usandırmak isterler.
- Büyükler meclisine girdiğinde onlar buyur etmedikçe
üst taraflara oturma ki, seni üzecek bir hal olmasın. Keza bir cemâatte, onlar
hürmetle seni öne dâvet etmeden kendiliğinden ileri safa geçme! Mihraba geçmen
de o şekilde olsun.
- İlim meclisinde hiddet ve şiddet gösterme!
- Bir âlimle ilmî mesele görüşmeye gidersen, iyi
hazırlanmadan gitme! Orada bildiklerini açıkça
söyle; iyi bilmediğin şeylerden bahsetme ki, dinleyenler seninle iftihar
ederken sükût-u hayâle uğramasın, karşındakini de senden bilgili sanmasın.
- Şayet
orada sorulanlar fetvaya uygun ise cevap ver, değilse sebebini söyle ve sözü uzatma!
Karşısında biri, senin yanında izahlarda bulunmasına ve oradakilere ders
vermeye kalkmasına fırsat bırakma ve bir adamını bırakarak oradan ayrıl ki, muârızının
söz ve görüşünü, ilmî seviyesini sana haber versin.
İBÂDET
- Ezandan
sonra derhal cemâate hazırlan, avamdan arkaya kalma.
- Herkesten
çok ibadet etmedikçe ve ihsanda bulunmadıkça için rahat etmesin. Çünkü halk sende
kendilerinden fazla ibadet görmezse senin ibadete rağbet etmediğine, ilmin sana
fayda vermediğine hükmeder de; cahilce yaptıkları amelleri ilminden üstün
görürler.
- İnsanların
yanında Allah’ ı çok zikret ki onlar da buna meyletsinler.
- Namazlardan
sonra Kur’ an okumak, zikir, şükür gibi ibâdetin bulunsun.
- Her
ay belli günlerde sünnete uygun oruç tut ki, halk da senden örnek alsın.
- Ölümü
hatırından çıkarma!
- Hoca
ve üstazların için Allah’ tan âfiyet dile.
- Kur’
an-ı Kerim okumaya devam et.
- Evliyâullahın
kabirlerini ve mübârek yerleri sık ziyaret et.
- Uydurma
ve karışık zikir meclislerine gitme, böyle meclis tertibine de sebep olma!
- Talebenin
vaazını dinleme, sıkar, bocalar! Güvendiğin biri dinleyebilir. Ayrıca mahallendeki
halkı teşvik et ki cemaati çoğalsın.
- Nikâh
işlerini, cenaze ve bayram namazlarını mahallenin hatibine havâle et.
Beni de hayır duadan
unutma!
Sana ve bütün
Müslümanlar için yaptığım bu nasihati hafızanda tut!
CÂFER-İ SÂDIK HAZRETLERİ’NDEN OĞLU MUSA KÂZIM EFENDİYE
NASİHAT
Ey Oğul!
Taksim edilen rızka
razı olan, kimseye muhtaç olmaz. Gözü başkasının elinde olan, fakir olarak
ölür. Allah’ ın taksim ettiği rızka razı olmayan, Mevlâ’ ya kötü zanda bulunmuştur.
Kendi kusurunu küçük
gören, başkasınınkini büyütmüş olur. Başkasının hâta ve kusurunu küçük gören de
kendi kusurunu büyütmüş olur.
Başkasının gizlisini
açıklayanın evindeki gizli şeyler herkesçe bilinir.
Kardeşi için kuyu
kazan, o kuyuya kendi düşer.
Sefihler
{Akılsızlar} arasında bulunan, horlanır; alimlerle beraber olan, hürmet görür.
İnsanlara kızmaktan
sakın; sana da kızarlar.
Boş işe ve boş söze
karışma; aşağılanırsın, kıymetin düşer.
Lehinde olsun
aleyhinde olsun, daima hakkı (doğruyu)
söyle!
Allahü Teâlâ’ nın
kitabını oku. Mârufu emir, münkeri nehyet.
Senden kesilene git,
seninle konuşmayanla konuş.
İsteyene ver.
Laf taşımaktan,
kovuculuktan sakın. Çünkü söz taşımak, düşmanlık hasıl eder.
Kimsenin ayıbını
görme! Ayıp gören, onlara hedef olur...
ABDÜLHÂLIK
GUCDÜVÂNÎ (K.S)’DAN MÂNEVÎ OĞLU HÂCE EVLİYÂ-İ KEBİR’E VASİYET
Ey Oğlum!
Sana vasiyet ederim. İlim ve edep öğrenesin. Geçmiş âlimlerin ve
evliyânın eserlerini dikkatle oku. Takvâ ile sıfatlan. Ehl-i Sünnet vel-Cemaat
mezhebine uygun iman et. Beş vakit namazı cemaatle kıl! Fıkıh, Hadis ve Tefsir
ilimlerini öğren, cahillerden uzak ol!...
Şöhrete sebep olan hallerde bulunma! Az konuş, az ye, az uyu!..
Sana uymayan erkeklerden sakın. Kadınlarla bir arada oturma ve
arkadaşlık etme!...
Dünyayı arzu etme! Çok ağlayıp az gül! Gülerken de kahkahadan sakın!
Mümkün oldukça insanların hizmetinde bulun, onlara can u gönülden
yardım et!
Allah dostlarını canından aziz bil. Onların hareketlerine itiraz etme,
mahzun kalpli ol!..
Vücûdun orta halli, gözlerin Allah korkusundan ağlar, amelin hâlis,
duan huşû ve tazarrû, elbisen orta halli olsun. Arkadaşın fakir, işin ibâdet,
evin mescid; kalbin zikredici, dilin şükredici; yoldaşın zikir; dostun fikir
olsun!.
İRAHİM BİN EDHEM K.S.
KENDİSİNDEN
NASİHAT İSTEYEN BİRİNE
Şu altı şeyi kabul et! Sana hiçbir şey zarar vermez:
1. Günâh işleyeceğin zaman O’nun rızkından yeme!
Verdiği rızkı yiyip O’na isyan etmek çirkindir.
2. O’na âsi olmak istersen O’nun mülkünden çık! O’nun
mülkünde O’na isyan lâyık değildir.
3. Günâh işleyeceksen O’nun görmediği yerde işle!
4. Azrâil A.S. ruhunu almaya geldiğinde tevbe edinceye
kadar izin iste! (Amma bilirsin ki, izin veremez! O halde kudretin varken ve
Azrail A.S. gelmeden tevbe et Unutma! Melekü’l Mevt ânî gelir.
5. Mezarda sual melekleri seni imtihan etmesinler. (Bu
mümkün değildir, şimdiden onlara cevap hazırla!...)
6. Kıyâmet günü Allahü Teâlâ “Günahkârlar cehenneme”
deyince “Ben gitmem” de! Buyurdu.
Adam bu nasihati kabul ve
tevbe etti...
* * *
DÖRT BÜYÜK KTAPTAN ÂLİMLERİN
SEÇTİĞİ DÖRT CÜMLE
TEVRAT’tan:
Kanâat edenin gönlü tok olur.
İNCİL’den:
Uzlet
eden kurtulur.
ZEBUR’dan:
Sükût
eden pişman olmaz.
KUR’AN-I AZİMÜŞŞÂN’dan:
Tevekkül edene Allah kâfîdir.
Âlimler şu dört şeyi tavsiye etmişler:
1. Çok yiyip
mîdeni yorma!
2. Sana dünya ve
âhirette menfaati olmayan şeyi yapma!
3. Kadına
aldanma!
4. Çok da olsa
dünya malına güvenme!
*
* *