İslam dini dört kadından fazla olarak beşinci bir kadınla ev­lenmeyi yasaklamıştır. Bu adete tecavüz etmek de nikaha mani­dir. Bir müslüman erkek, yukarıda tafsilatlı olarak beyan edildiği gibi, birden dörde kadar kadını nikahının altında bu­lundurabilir. Bundan fazlasını bir arada nikahla cem’edemez. Ancak bu dört kadından biri ölür, yahut boşanıp iddeti tamam olursa, o zaman erkek bir kadın daha nikahla alabilir.

Bir erkek dört kadından fazla olarak, mesela beş-altı kadın nikahlarsa, bunlardan evvel dört kadının nikahları sahih olur, beşinci ve altıncı kadınların nikahları sahih olmaz.

Erkeklere nisbetle kadın sayısı dünyada daha fazladır. Memleketimiz'de ve Avrupa'da birden fazla evliliğin aley­hinde bulunanlar, bu meseleye çözüm getirememekte, sadece konuşup durmaktadırlar. Yukarda saydığımız zarüretlere bir çare bulamayan Avrupa, ancak zinaya göz yummakla kaldı, başka bir şey değil. Tek evlilikte-sözde-israr edenlerin % 90'ı da ne gariptir ki, kendileri dahi tek kadınla yetinmemektedirler. Üstelik zinanın, fuhşun önüne geçilmediğini bildikleri için, bu kötülükleri yapanlar hakkında da "Onun özel hayatı, biz onun özel hayatına karışmayız" demektedirler. Başkasının özel ha­yatına yani zina yapmalarına karışmayanlar, nikahla birden fazla evlilik yapmasına pekala karışmaktadırlar. Yani; birden fazla kadınla düş, kalk; ama nikah yapma?!

Bunu neyle izah edebiliriz?

Böyle düşünenlerin, aile hayatını yok etmek gibi bir art niyetleri yoksa, gayeleri nedir?

Avrupa'da birden fazla evliliğe müsaade edilmediği için; zina, fahişe kadın ve piç çocuklar o memleketleri doldurmuş va­ziyettedir.

Büyük rakamlarda metres hayatı yaşandığını kim inkar edebilir? Böyle gizli ve gayri meşru hayat yaşanacağına, bir ni­kahla bu hayata meşruiyet getirilse de o kadınlar da cemiyetin yüz karası olmaktan kurtarılsa ve böylece beraber olduğu erkeğin normal karısı durumuna gelse kötü mü olur?

Metreslerin, kocasıyla ilgili hiç bir hakları olmadığı bilini­yor. Halbuki müsade edilip de onlar da nikahlansa, hiç olmazsa, sosyal güvenceye kavuşacaklardır. ..

Hiristiyanlığın da baştan beri taaddüd-i zevcatı yasak ettiğine dair bir delil yoktur. Meşhur Kral Şarlman'ın 2 krali­çesi ve bir çok odalıkları vardı.

Luter bile 2 kadın alınmasını tasvip ediyordu.

Eğer birden fazla evlilik kabul edilmez ve zinaya devam edi­lirse ne olur ...

Zina eden erkeğin karısı, namusuna sahip olmayan bir erkeğin karısı durumunda olur. O da bir ihtimal kocasından in­tikam almak için zinaya düşebilir. Bu durumda koca, karısı ta­rafından da zarara düşer .

Diğer taraftan, zinakar kocanın, karısının zina yapacağı erkeğin karısını da düşünmek lazım. O kadın da zarar göreceği gibi, zinakar erkeğin meşgul olduğu kadının kocası da, ihanete uğramaktadır. Bütün bu birleşmelerden meydana gelecek piçler ve çocuk cinayetleri ... Zührevı hastalıklar. Demek ki ortada nikah olmazsa, kötülükler çorap söküğü gibi ardarda gelmektedir.

Birden fazla evlilik dünyanın birçok yerlerinde resmen kaldırılmıştır. Ama gerçekte devam etmektedir. Demek ki bu, insan hayatından sökülüp atılması mümkün olmayan bir tatbi­kattır.

Çünkü öyle erkekler vardır ki, cinsel istekleri aşırı derece­dedir. Karısı da erkeğe ihtiyaç duymayan bir kadın olabilir. Yahut hasta olabilir veya başka bir kusuru bulunabilir. Şimdi bu erkeğin karısını boşayıp kendi haline terk etmesi mi, yoksa yanında tutarak ikinci bir hanım alması mı iyidir?

Yahut çok çocuk isteyen bir adamın karısı kısır olabilir.

Kısırdır diye boşayıp başka bir kadınla evlenmesi yerine, eski­sini de tutması daha iyi değil midir?

Birden fazla evliliğe karşı çıkanların hiçbiri bu meselelerin hiçbirine çare getirmeden karşı çıkmaktadırlar. .. Samimiyet­sizliğin daniskası. ..

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Halife Mansur, hanımının üzerine tekrar evlenmek is­temişti. Hanımı buna karşı çıkıyordu. Bu meselede anlaşamadılar. Halife Karısına:

- Aramızda hakem olarak kime razısın? diye sordu. O da,

- Ebu Hanife’nin hakemliğine razıyım, deyince İmam-ı Azam Hazretlerini çağırıp meseleyi halletmesini istediler. İmam-ı Azam hazretleri çağrıldı ve Halife Mansur söze başladı:

- Ya İmam bir erkek kaç kadınla evlenebilir?

-Dört.

- Cariyelerden kaç tane alabilir?

- Onlar için bir sayı konmamıştır!..

- Bunun tersine bir hüküm söyleyen var mı?

- Hayır!

Bu konuşmadan sonra halife Mansur, karısına dönerek:

- Söylediklerini işitiyorsun ya, bunlar şeriatın hükmüdür dedi.

İmam-ı A'zam Hazretleri tekrar söz alıp konuşmaya başladı:

- Bunlar şeriatın sözüdür. Fakat bu kadar evliliğe Cenab-ı Allah, karıları arasında adaleti tatbik _ edecek kimselere müsa­ade etmiştir.

Adaleti bozma ihtimali olanlar birden fazla kadınla evlen­memelidirler. Bize yakışan da Allah'ın verdiği edep dersini bozmamaktır. Allah Teala: "Adalet edemeyeceğinizden korkar­sanız, birden fazlası ile evlenmeyiniz!" buyurmaktadır, dedi.

Bu konuşmadan gerekli dersi alan Halife Mansur, Evlenmekten vazgeçti. Ebu Hanife Hazretleri de çıkıp gitti.

Bunun üzerine Halife'nin hanımı, hizmetçisi ile İmam-ı A'zam Hazretlerine bazı hediyeler gönderdi. Bunlar arasında; elbise, cariye ve bir de Mısır merkebi vardı. Fakat İmam, bunları kabul etmedi ve:

- Ben sadece dini vazifemi yaptım; hakkı müdafaa ettim, dedi ve gelen adama: Ona benden selam söyle, ben bu şekil ha­reket etmekle ne dünyalık talep ettim, ne de kimseye yakın ol­mak istedim, buyurdular.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Evliliğin en büyük gayesi, neslin devamı yani evlat yetiştirmektir. İnsana sağlığında yardımcı olan birinci şahıs evladı olduğu gibi, vefatından sonra arkasından dua edecek olanlar da yine onlardır.

Çocukların ilk gelişme ve teşekkül yeri anne karnıdır.

Kadının çocuğa kalmasına gebelik veya hamilelik deniliyor.

Ahkaf süresi 15. ayette buyuruluyor ki:

"Biz insana anne ve babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zorlukla taşıdı ve zorlukla doğurdu. Onun (ana karnında) taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır."

Burada hamileliğin ve çocuk doğurmanın zorluğuna işaret edilmektedir. Aynı zamanda anne-babanın, bilhassa annenin zahmet ve fedakarlığına da dikkatler çekilmektedir.

Peygamberimizi annelerin nasıl sevaplara kavuşacaklarını şöyle izah buyuruyorlar:

"Kadın, gebeliğinden çocuğu doğurup sütten kesin­ceye kadar Allah yolunda nöbet bekleyen gibidir. Eğer bu süre içerisinde ve doğumda ölürse, onun için şehit sevabı vardır."

Gebeliğin süresi normal olarak 9 ay 10 gündür. Fakat 8, 7 hatta 6 aylık doğumlar olmakta ve bu çocuklar yaşamaktadırlar.

Erken doğumlar olduğu gibi, 9 ay 10 günden geç olan doğumlar da vardır. Mesela Hz. Ömer zamanında bir kadın 2 senelik bir çocuk doğurmuştu. Çocuk, doğduğunda anne karnında dişleri çıkmıştı. Tarihte bundan daha uzun gebelikler de olmuştur.

Mesela: Muhammed bin Aclan'ın karısı 12 senede 3 doğum yapmış yani her hamileliği 4 sene sürmüştü.

Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Cabir'e:

"Ya Cabir! Çocuk, çocuk!" (yani Allah'tan çocuk iste) buyurmuşlardır.

Hz. Ömer: "Ben ancak çocuk için evleniyorum" derdi. Peygamberimiz, Hz. Enes'e şöyle dua etmiştir:

"Allah’ım ona çok mal ve evlad ver, ona uzun ömür ihsan eyle ve günahını affet."

Enes (r.a.) diyor ki: Resülüllah bana üç şey için dua etti, üçü de oldu. 103 çocuğumu toprağa verdim. Ağaçlarım yılda iki kere meyve verir; o kadar uzun yaşadım ki artık insanlardan utanıyorum. Günahımın affını da Allah'dan umuyorum."

Demek ki Resülüllah Efendimiz'in Hz. Enes hakkında yaptığı dua ve bu duada zikredilen her üç madde de yerini bulmuş olmaktadır.

Hamilelik isteyenler şuna dikkat etmelidirler: Temaslar mümkün oldukça tam iki adet ortasına getirilmelidir. Birleşme sırasında, kadının dizlerini büküp sırt üstü yatması, hazneye boşalan meninin, rahimden dışarıya akmasına mani olur. Bu durumda, hemen yıkanmayıp biraz beklenmelidir.

Evli kadınlar genel olarak % 80 nisbetinde hamile kalırlar. Evlilikten önce kızlar ve evli kadınlar rutübetli yerlerde ve taş üzerinde oturmamalı, vücudlarını bilhassa ayaklarını üşütmemelidirler.

Adet zamanlarında denize, havuz ve kaplıcalara girmeme­lidirler. Kuvette banyo yapmamalıdırlar.

Temizliğe dikkat etmeli ve naylon ve sentetik iç çamaşırlarından kaçınmalı, yün ve sıcak şeyler giymelidirler.

Adette kullanılan pamuk, bez ve diğerleri sık-sık değiştirilmelidir.

Bulantı, kusma hamileliğin ilk belirtisidir. Hamileler kesinlikle röntgen ışınlarından yani film çektirmekten, kaçınmalıdırlar. Aksi halde doğacak çocuk sakat olabilir.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Bu ümmetin erkeklerine en fazla 4 kadınla nikahlanma müsadesi verilmiş olup, Peygamberimiz'e bu hususta Allah ta­rafından daha çok kadınla evlenme müsadesi verilmişti. Bu, sadece O'na mahsus bir haldi.

Şöyle ki: Aybaşı, doğum v.s gibi durumlarda meydana gele­cek dini meseleleri kadınlara kadınlar yoluyla öğretmek ihtiyacı vardı. Peygamberimizin ne kadar çok hanımı olursa, bu meseleler de kadınlara o kadar insan tarafından öğretilmiş olacaktı. Yoksa haşa Peygamberimiz'in çok evliliği şehevi hislerle olmamıştır. Hanımları vasıtasıyla dinin kadınlara yönelik meseleleri anlatılmış oldu.

Ayrıca yine onlar vasıtasıyla Peygamberimizin aile hayatı, gece ibadetleri vs ... öğrenilmiş oldu. Dolayısıyla onun çok evliliği de diğer halleri gibi bu ümmete bir rahmettir.

Peygamberimiz, Hz. Aişe (r.a.) validemiz hariç diğer hanımlarının hepsini dul olarak nikahlamıştır. Elli yaşına ka­dar da tam 25 sene sadece Hz. Hatice (r.a.) validemizle yaşamıştır. Bazı bozuk niyetli insanların söyledikleri gibi, eğer (haşa) sadece şehevi hislerle nikahlamış olsaydı, böyle mi ya­pardı? Halbuki kendisi, istediği her kız veya dulla rahat rahat evlenme imkanına sahipti. Dostlarını bir tarafa bırakalım, düşmanları bile kızlarını vermeye hazır idiler.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Gebelikte vücutta çatlaklar meydana gelebilir. Bunlara karşı alınacak önlemler vardır. Bu çatlakları önlemek için gebeliğin dördüncü ayında önlem almaya başlamak lazımdır. Aslında bu çatlaklar gebeliğin sekizinci ayında başlarlar. Fakat o zaman çok geç kalınmış olur. Dördüncü aydan itibaren alınacak ön­lemler çatlamaya engel olur.

Dördüncü aydan itibaren karın, kalçalar ve uyluklar her gün kremlenmeli ve aynı zamanda etler hafifçe çimdiklenmeli­dir. Bunun için de yağlı kremlerden yararlanmalıdır. Bunu desteklemek için de şu masajı yapmalıdır: Karın derisi birer santim ara ile ve iki parmak yardımıyla yukarı kaldırılıp tekrar bırakılır. Bu hareket bütün karın tam kızarıncaya kadar sürmelidir. Bu masaj, gebeliğin son aylarında gerilecek deriyi genişletmeye yarar. Ancak vücuttaki hormonal değişikliğin oluşturacağı çatlamayı engelleyemez. Bu durum dokuları gevşek olan kimselerde görülür.

BESLENME

Şayet düzenli bir yemek alışkanlığınız yoksa şunlara çok dikkat etmelisiniz:

Günde en az 100 gram proteinli besinler yemelisiniz. Özellikle balık, et ve peynir yiyin.

Günde bir litreden fazla su içilmemelidir.

 

DÜZENLİ TARTILMALISINIZ

 

Her gün imkan bulamazsanız her hafta tartılmalısınız.

Gebeliğin dördüncü ayına kadar gebelikten önceki kilonuzu ko­ruyabilirsiniz. Dördüncü ayda ise karın ve kalçalar büyümüye başlar. Fakat haftada en fazla 300 gram almanız gerekir. Altıncı ayda durum değişir ve bu kez haftada bir kilo almaya başlarsınız. Bu sırada yemeklerinizi çok kontrol etmelisiniz. Gebeliğin sonuna kadar 10-11 kilodan fazla almamalısınız. Fazla zayıf olanlar bu kuralın dışındadır. Gebeliğin başında fazla şişmansanız kilo vermeniz gerekir. Bunun için düzenli yemek yemeye özen gösterin.

DİŞ KONUSU

Dişlerde aniden iltihaplar görülebilir, kan fazla dolaştığından diş etleri kanama yapar. Tükürüğün de terki­binde değişiklik olduğundan dişlerde çürümeler olabilir.

Alınacak önlemleri şöyle sıralayabiliriz: Güde üç kez dişleri fırçalamalı ve dişçiye gitmek için dişlerde bir şey ­olmasını beklememelisiniz.

YÜZDE Kİ LEKELER

Gebelikte yüzde çoğunlukla ağız çevresinde lekeler görülür.

Bu gibi şeylerin önüne geçmek imkansızdır. Doğumdan sonra kendiliğinden geçer. Yüzdeki lekelerin az olması için güneşte ­gezmemelidir.

DERİDE OLAN DEĞİŞMELER

Çoğunlukla gebelikte cilt geçici olarak kurur ve pul pul olur.

Kuruyan cilde krem sürerek kuruluğu giderilir. Deride olan başka değişikliklerden biri de kan dolaşımıdır. Kan dolaşı hızlanır, cilt yağlı ise yüze bir canlılık pembelik gelir. Fakat cilt ince olursa kan damarları genişleyerek büyür. (Basınç altında kaldıklarından) bu gibi durumlarda sıcak çorba, çay, kahve içmemelidir. Geçici olarak meydana gelen başka bir değişiklik de bu devrede vücut su depo ettiğinden her hücre ayrı ayrı büyür ve sıkışır. Bunun sonucu olarak da yüz düzgün bir hal alır ve çok genç bir görünümde olur. Fakat aynı zamanda şişkin görünür. Hamilelikte sık sık terlenildiğinden çok duş yapılmalıdır.

Göğüs bakımı için kullanacağınız iç çamaşırınızın size uy­gun olup olmadığına özen göstermeniz gerekir.

JİMNASTİK

Enlemesine olan karın adalelerine antrenman yaptırmaya yararlı egzersizler gebelikte yardımcı oldukları gibi gebelik son­rasında da karnın düzleşerek ufalmasına yardım ederler.

Bel kemiğinin yükünü hafifletecek egzersizler gebeliğin altıncı ayından sonra bel kemiğinde meydana gelen ağrılar için de çok yararlı olur.

Doğum sırasında yardımcı olan egzersizler aslında doğum öncesi ve doğum yaparken çekilen ağrıları, sancıları azaltmaz­lar. Buna karşılık gereksiz kasılmaları önlerler ve paniğin önüne geçerler.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com