- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 10808
Resülüllah Efendimiz (s.a.v.) zamanında henüz Ebü Talha Müslüman olmamıştı. Ümmi Süleym diğer ismiyle Rümeysa'ya evlenme teklifinde bulundu. Rümeysa kendisine:
- Doğrusu ben de seninle evlenmek için sana hevesliyim, senin gibisi kaçırılmaz. Fakat sen kafir bir kimsesin, bense Müslüman bir hanımım. Seninle evlenmem doğru olmaz, dedi.
Bunun üzerine Ebu Talha.
- Sana ne oldu Rümeysa? Rümeysa sordu:
- Ne olmuş bana? Ebu Talha:
- Sarı ve kırmızıdan (altın ve gümüşten) ne haber? Ebu
Talha, Rümeysa'ya vereceği altın ve gümüş takı ve hediyeleri hatırlatıyor, yani "Unutma ki sana çok altın ve gümüş vereceğim" demek istiyordu.
Bunun üzerine Rümeysa:
- Ben altın ve gümüş aramıyorum. Sen öyle bir adamsın ki, işitmeyen, görmeyen, sana hiç faydası dokunmayan bir şeye tapıyorsun. Falanların siyah kölesinin dağdan sürükleyip getirdiği, yerden biten bir odun parçasına (puta) tapmaktan hiç sıkılmıyor musun? Eğer sen Müslüman olursan, o benim mehrim olsun, evlenelim; senden başka bir şey istemeyeceğim, dedi. Ebu Talha:
- Bana Müslümanlığı kim anlatır Rümeysa? diye sordu. O da:
- Resulüllah anlatır ona git, dedi.
Bunun üzerine Ebu Talha, Hz. Peygamberin bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Peygamberimiz (a.s.) ashabı ile otururken geriden gelen Ebu Talha'yı gördü ve:
- Ebu Talha İslamın nuru iki gözü arasında parlayarak geliyor, buyurdu.
Ebu Talha Hz. Resulüllah'ın huzurunda iman etti ve Rümeysa'nın söylediklerini haber verdi. Resulüllah Efendimiz de Rümeysa'nın şartı üzerine nikahlarını kıydı.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki: "Gördüm ki cennete girmişim; önümde bir ayak sesi. Bir de baktım ki Rümeysa!"
İslamın hükmüne göre, müslüman olan bir kadın müslüman olmayan bir erkekle nikahlanamadığı gibi, günümüzde müslüman topluluğu içinde müslüman gibi görünüp de, itikadı kendisinin kafir olduğunu açıktan açığa ortaya koyan bir kimse ile de nikahlanması caiz değildir.
Müslüman bir kadının, gayrimüslim bir erkekle evlenmesini İslam dini yasaklamıştır. Müslüman bir erkeğin ise kitaplılardan olmak üzere müslüman olmayan bir kadınla evlenmesi caizdir. Güneşe, yıldızlara ve ateşe tapan kadınlarla, ismen müslüman olduğu halde, İslam dininin emir ve yasaklarını kabul etmeyen veya kesin bir emri veya nehyi inkar eden kadınla da evlenemez. Çünkü böyle olan kadın dinden çıkmıştır. Dinden çıkan bir erkekle müslüman olan bir kadın da evlenemez.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 8560
Hazret-i Ömer'in (r.a.) halifeliği zamanında müslümanlar birçok beldeleri fethettiler. Bu suretle müslümanlar fethettikleri memleketleri kendi hakimiyetleri altına almışlardı. Bu vesile ile İslam devletine yeni yeni ülkeler katılmakta idi. İslam ordusuna mensup olan askerler, sahabilerden bazıları fethedilen ülkenin ehl-i kitaptan olan kadınları ile evleniyorlardı.
İslam askerlerinin, fethetmiş oldukları ülkelerin halkından olan gayrimüslim (Yahudi ve Hıristiyan) kadınlarla evlenmelerini Halife Hazret-i Ömer (r.a.) iyi karşılamıyordu. Çünkü müslüman olmayan kadınların, müslüman erkeklerle evlemek suretiyle İslam topluluğu içine gireceklerinden ve müslüman kadınlarına sirayet edecek olan kötü adet ve geleneklerden endişe duyuyordu.
Hazret-i Ömer (r.a.) İslam ailelerine gelecek olan tehlikeleri gördüğü içindir ki, bir Yahudi kadını ile evlenen Hz. Huzeyfe'ye bir mektup yazarak "Onu bırak" diye emretmiştir. Hazret-i Huzeyfe, Hazret-i Ömer'e gönderdiği cevabı mektubunda, "0 haram mıdır?" diye sorunca Hazret-i Ömer (r.a.) ona şöyle cevap vermiştir:
- Ehl-i kitap olan kadınlarla evlenmek haram değildir.
Fakat onların ahlaksızlarına tesadüf edeceğinizden korkuyorum.
Evet, Hazret-i Ömer (r.a.) müslüman bir erkeğin müslüman olmayan ve kitaplılardan (Yahudi ve Hıristiyan). olan bir kadınla evlenmesinin haram olmayıp caiz olduğunu ifade etmiştir. Ne var ki, müslüman ailesinin içine giren gayrimüslim kitaplıların, girdikleri aileyi fesada uğratmalarından ve dolayısıyla müslüman neslinin geleceği bakımından tehlikeye düşmesinden endişe duymuştur.
Son zamanlarda memleketimizde ve diğer İslam ülkelerinde, müslüman erkeklerin, kendi din kardeşlerini beğenmeyerek gayrimüslim kızlarla evlenmeleri göze çarpacak şekilde çoğalmaktadır. Müslüman erkeklerle evlenmeye kalkışan kızlar, her ne kadar müftülüklere başvurarak müslüman olduklarını tescil ettirip ilan ediyorlarsa da, bu gibi muameleler çoğunlukla şekli ve formalite icabı olmaktan ileri gitmemektedir. Bu tür hareketler, erkeğin ana babasının İslami duyguları icabı gösterdikleri tepkiyi önleyip, onların rızalarını alma gayesinden öteye gitmemektedir.
Gayri müslim bir kadınla evlenmek caiz olmakla beraber hiç zararı yok demek de değildir. Çünkü böyle bir evlilikte icabında kadın kilise veya havraya gidecek, kocası onu bırakıp, karısı içerde haç çıkarırken kendisi onu bekleyecektir. Doğan çocuklara, anne Allah'ın üç olduğunu, baba ise bir olduğunu söyleyecek; çocuklar da arada kalacaktır.
Hiristiyan ve Yahudi olan kadınlarla evlenmek, caiz olmakla beraber mekruhtur.
.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 7923
Evlad, nikahın temel taşıdır. Nikah müessesesi onun ıçın kurulmuştur. Nikahdan gaye, neslin devam etmesi ye alemin, insan denilen cinsden mahrum kalmamasıdır. Şehvet insanları nikaha sürekleyici ve teşvik edici olarak yaratılmıştır. Bu şekilde yaratılmak, erkek ve dişi için Allah'ın bir lutfudur. Bu lutuf onları cinsı birleşme sayesinde evlad elde etmeye sevkeder.
Evlad edinmekte birçok yönden Allah'a yakınlaşmak vardır.
İnsanoğlu şehvetten doğacak felaketlerden emin bulunduğu zaman, Allah'a daha yakın olur. O kadar ki eski büyüklerimizden hiç kimse bekar olarak Allah'ın huzuruna varmayı istemezdi.
Allahu Teala hazretleri çiftleri yarattı. Tenasül aletleri ile yumurtaları da yarattı. Belde meniyi yaratıp o meni için yumurtalıklarla damarlar ve akış yollarını hazırlamıştır. Ona rahmi meni için merkez olarak yaratmıştır. Şehvet isteğini erkek ve dişiye musallat kılmıştır.
İşte bütün bu fiiller ve aletler, yaratıcının maksadını ortaya koymaktadır. Akıllıların kulaklarının zarını patlatırcasına varlıklarının sebebini haykırmaktadır. Ve anlaşılmaktadır ki, insanlardaki şehvet hissi neslin devamı içindir.
Eğer yüce yaratıcı, Resulünün lisanıyla insanların yaratılışından maksad ve muradını açıkça belirtmeseydi dahi durum bu merkezde olurdu. Kaldı ki bu emri açıkça peygamberinin lisanıyla belirterek bu sırrı açığa vurmuştur:
''Evleniniz, üreyiniz." O halde evlenmekten (gücü yettiği halde) kaçan bir kimse, tarlayı sürmekten yüz çevirmiş, tohumunu boşa harcamış demektir. Allah'ın yarattığı ve çalışır hale soktuğu aletleri bırakmış, yaratılışın gayesine aykırı hareket etmiş ilahi bir hatla yazılmış olan hikmetine karşı bir cinayet işlemiş olur.
Cenab-ı Hak, nefislerin devamını istediği içindir ki yoksullara yedirmeyi emir buyurmuş, insanları o yöne teşvik etmiş ve o yolda sarfedileni ödünç diye tabir etmiştir:
"Kimdir, Allah'a güzel bir ödünç veren?"
(Bakara: 245)
Evlenmemek, Allah tarafından devam ettirilen neslin kesilmesidir. O halde. nikahtan çekinen bir kimse, Adem Aleyhisselam'dan kendisine kadar devam eden neslin kökünü kesmiş ve zürriyetsiz olarak ölmüştür.
Eğer evlenmeye zorlayan, sadece şehvet olsaydı, elbette ki veba hastalığından yatakta bulunan Muaz bin Cebel (ra.):
"Allah'ın huzuruna bekar gitmek istemiyorum, bunun için beni evlendirin," demezdi.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 11513
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
| |
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 6888
Resülüllahın diğer ümmetlere karşı övüncü olan ümmetini çoğaltmak suretiyle rızasını ve muhabbetini elde etmeye çalışmaktır. Zira Allah'ın Resülü bu durumu açıkça ifade buyurmuşlardır. .
Hazret-i Ömer'in çok evlendiği, "Ben ancak çocuk yapmak için evleniyorum" demesi ve kısır kadınların zemmini yapan haberler, her yönüyle evlenmekten çocuğun kast olunduğuna delalet eder. Zira Allah'ın yüce Resülü, şöyle buyurmuştur:
"Kadınlarınızın en hayırlısı, çokça doğuran sevimli kadınlardır ."
(Beyhaki)
Bu hadis-i şerif delalet eder ki, çocuk istemek, bertaraf edilmesini istemekten daha tesirlidir. Zira, eğer böyle olmazsa, güzel kadın gözü haramdan korumaya ve şehveti kesmeye, çirkin ve doğurgan kadından daha yararlıdır. Halbuki Allah'ın Resulü, çirkin de olsa doğuran kadınla evlenmeyi tavsiye buyuruyor.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !