Resülüllah Efendimiz (s.a.v.) zamanında henüz Ebü Talha Müslüman olmamıştı. Ümmi Süleym diğer ismiyle Rümeysa'ya evlenme teklifinde bulundu. Rümeysa kendisine:

- Doğrusu ben de seninle evlenmek için sana he­vesliyim, senin gibisi kaçırılmaz. Fakat sen kafir bir kimsesin, bense Müslüman bir hanımım. Seninle ev­lenmem doğru olmaz, dedi.

Bunun üzerine Ebu Talha.

- Sana ne oldu Rümeysa? Rümeysa sordu:

- Ne olmuş bana? Ebu Talha:

- Sarı ve kırmızıdan (altın ve gümüşten) ne haber? Ebu

Talha, Rümeysa'ya vereceği altın ve gümüş takı ve hediyeleri hatırlatıyor, yani "Unutma ki sana çok altın ve gümüş ve­receğim" demek istiyordu.

Bunun üzerine Rümeysa:

- Ben altın ve gümüş aramıyorum. Sen öyle bir adamsın ki, işitmeyen, görmeyen, sana hiç faydası dokunmayan bir şeye tapıyorsun. Falanların siyah kölesinin dağdan sürükleyip ge­tirdiği, yerden biten bir odun parçasına (puta) tapmaktan hiç sıkılmıyor musun? Eğer sen Müslüman olursan, o benim meh­rim olsun, evlenelim; senden başka bir şey istemeyeceğim, dedi. Ebu Talha:

- Bana Müslümanlığı kim anlatır Rümeysa? diye sordu. O da:

- Resulüllah anlatır ona git, dedi.

Bunun üzerine Ebu Talha, Hz. Peygamberin bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Peygamberimiz (a.s.) ashabı ile otu­rurken geriden gelen Ebu Talha'yı gördü ve:

- Ebu Talha İslamın nuru iki gözü arasında par­layarak geliyor, buyurdu.

Ebu Talha Hz. Resulüllah'ın huzurunda iman etti ve Rümeysa'nın söylediklerini haber verdi. Resulüllah Efendimiz de Rümeysa'nın şartı üzerine nikahlarını kıydı.

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki: "Gördüm ki cennete girmişim; önümde bir ayak sesi. Bir de baktım ki Rümeysa!"

İslamın hükmüne göre, müslüman olan bir kadın müslüman olmayan bir erkekle nikahlanamadığı gibi, günümüzde müslüman topluluğu içinde müslüman gibi görünüp de, itikadı kendisinin kafir olduğunu açıktan açığa ortaya koyan bir kimse ile de nikahlanması caiz değildir.

Müslüman bir kadının, gayrimüslim bir erkekle evlenme­sini İslam dini yasaklamıştır. Müslüman bir erkeğin ise ki­taplılardan olmak üzere müslüman olmayan bir kadınla ev­lenmesi caizdir. Güneşe, yıldızlara ve ateşe tapan kadınlarla, ismen müslüman olduğu halde, İslam dininin emir ve yasak­larını kabul etmeyen veya kesin bir emri veya nehyi inkar eden kadınla da evlenemez. Çünkü böyle olan kadın dinden çıkmıştır. Dinden çıkan bir erkekle müslüman olan bir kadın da evlene­mez.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Hazret-i Ömer'in (r.a.) halifeliği zamanında müslümanlar birçok beldeleri fethettiler. Bu suretle müslümanlar fethettikleri memleketleri kendi hakimiyetleri altına almışlardı. Bu vesile ile İslam devletine yeni yeni ülkeler katılmakta idi. İslam ordu­suna mensup olan askerler, sahabilerden bazıları fethedilen ül­kenin ehl-i kitaptan olan kadınları ile evleniyorlardı.

İslam askerlerinin, fethetmiş oldukları ülkelerin halkından olan gayrimüslim (Yahudi ve Hıristiyan) kadınlarla evlenmele­rini Halife Hazret-i Ömer (r.a.) iyi karşılamıyordu. Çünkü müs­lüman olmayan kadınların, müslüman erkeklerle evlemek su­retiyle İslam topluluğu içine gireceklerinden ve müslüman kadınlarına sirayet edecek olan kötü adet ve geleneklerden endişe duyuyordu.

Hazret-i Ömer (r.a.) İslam ailelerine gelecek olan tehlikeleri gördüğü içindir ki, bir Yahudi kadını ile evlenen Hz. Huzeyfe'ye bir mektup yazarak "Onu bırak" diye emretmiştir. Hazret-i Huzeyfe, Hazret-i Ömer'e gönderdiği cevabı mektubunda, "0 haram mıdır?" diye sorunca Hazret-i Ömer (r.a.) ona şöyle cevap vermiştir:

- Ehl-i kitap olan kadınlarla evlenmek haram değildir.

Fakat onların ahlaksızlarına tesadüf edeceğinizden korkuyo­rum.

Evet, Hazret-i Ömer (r.a.) müslüman bir erkeğin müslüman olmayan ve kitaplılardan (Yahudi ve Hıristiyan). olan bir kadınla evlenmesinin haram olmayıp caiz olduğunu ifade etmiştir. Ne var ki, müslüman ailesinin içine giren gayrimüslim kitaplıların, girdikleri aileyi fesada uğratmalarından ve dolayısıyla müslüman neslinin geleceği bakımından tehlikeye düşmesinden endişe duymuştur.

Son zamanlarda memleketimizde ve diğer İslam ülkele­rinde, müslüman erkeklerin, kendi din kardeşlerini beğenmeyerek gayrimüslim kızlarla evlenmeleri göze çarpacak şekilde çoğalmaktadır. Müslüman erkeklerle evlenmeye kalkışan kızlar, her ne kadar müftülüklere başvurarak müs­lüman olduklarını tescil ettirip ilan ediyorlarsa da, bu gibi mu­ameleler çoğunlukla şekli ve formalite icabı olmaktan ileri git­memektedir. Bu tür hareketler, erkeğin ana babasının İslami duyguları icabı gösterdikleri tepkiyi önleyip, onların rızalarını alma gayesinden öteye gitmemektedir.

Gayri müslim bir kadınla evlenmek caiz olmakla beraber hiç zararı yok demek de değildir. Çünkü böyle bir evlilikte icabında kadın kilise veya havraya gidecek, kocası onu bırakıp, karısı içerde haç çıkarırken kendisi onu bekleyecektir. Doğan çocuklara, anne Allah'ın üç olduğunu, baba ise bir olduğunu söyleyecek; çocuklar da arada kalacaktır.

Hiristiyan ve Yahudi olan kadınlarla evlenmek, caiz olmakla beraber mekruhtur.

.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Evlad, nikahın temel taşıdır. Nikah müessesesi onun ıçın kurulmuştur. Nikahdan gaye, neslin devam etmesi ye alemin, insan denilen cinsden mahrum kalmamasıdır. Şehvet insan­ları nikaha sürekleyici ve teşvik edici olarak yaratılmıştır. Bu şekilde yaratılmak, erkek ve dişi için Allah'ın bir lutfudur. Bu lutuf onları cinsı birleşme sayesinde evlad elde etmeye sevkeder.

Evlad edinmekte birçok yönden Allah'a yakınlaşmak vardır.

İnsanoğlu şehvetten doğacak felaketlerden emin bulunduğu zaman, Allah'a daha yakın olur. O kadar ki eski büyüklerimiz­den hiç kimse bekar olarak Allah'ın huzuruna varmayı iste­mezdi.

Allahu Teala hazretleri çiftleri yarattı. Tenasül aletleri ile yumurtaları da yarattı. Belde meniyi yaratıp o meni için yumurtalıklarla damarlar ve akış yollarını hazırlamıştır. Ona rahmi meni için merkez olarak yaratmıştır. Şehvet isteğini erkek ve dişiye musallat kılmıştır.

İşte bütün bu fiiller ve aletler, yaratıcının maksadını ortaya koymaktadır. Akıllıların kulaklarının zarını patlatırcasına varlıklarının sebebini haykırmaktadır. Ve anlaşılmaktadır ki, insanlardaki şehvet hissi neslin devamı içindir.

Eğer yüce yaratıcı, Resulünün lisanıyla insanların ya­ratılışından maksad ve muradını açıkça belirtmeseydi dahi du­rum bu merkezde olurdu. Kaldı ki bu emri açıkça peygamberi­nin lisanıyla belirterek bu sırrı açığa vurmuştur:

''Evleniniz, üreyiniz." O halde evlenmekten (gücü yettiği halde) kaçan bir kimse, tarlayı sürmekten yüz çevirmiş, tohu­munu boşa harcamış demektir. Allah'ın yarattığı ve çalışır hale soktuğu aletleri bırakmış, yaratılışın gayesine aykırı hareket etmiş ilahi bir hatla yazılmış olan hikmetine karşı bir cinayet işlemiş olur.

Cenab-ı Hak, nefislerin devamını istediği içindir ki yoksul­lara yedirmeyi emir buyurmuş, insanları o yöne teşvik etmiş ve o yolda sarfedileni ödünç diye tabir etmiştir:

"Kimdir, Allah'a güzel bir ödünç veren?"

(Bakara: 245)

Evlenmemek, Allah tarafından devam ettirilen neslin ke­silmesidir. O halde. nikahtan çekinen bir kimse, Adem Aleyhisselam'dan kendisine kadar devam eden neslin kökünü kesmiş ve zürriyetsiz olarak ölmüştür.

Eğer evlenmeye zorlayan, sadece şehvet olsaydı, elbette ki veba hastalığından yatakta bulunan Muaz bin Cebel (ra.):

"Allah'ın huzuruna bekar gitmek istemiyorum, bunun için beni evlendirin," demezdi.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Evlat Yetiştirmek

Resulüllah'ın Sevgisini Kazanmak

Kendisine Dua Eden Evlat Bırakmak

 

Ölen Evladın Şefaatına Nail Olmak

 

Şehvete Bağlı Kötülüklerden Korunmak

 

Rahata Kavuşmak

Manevı Derece Kazanmak

 

Abidin Rüyası

 

Mehir

 

Başlık

Hz. Fatıma'nın Mehri

 

Çeyiz

 

Hz. Fatıma (r.a.) nın Çeyizi

 

Hz. Aişe (r.a.) nin Çeyizi

 

İki Bayram Arası Nikah

 

Nikahın Manası

 

Nikahın Yapılış Şekli

 

Nikah Duası

 

Erkeğin Evlenmesine Mani Haller

 

Kadının Evlenmesine Mani Haller

 

Nikahın Rüknü

Düğün

Günahtan Kaçınmalıdır

Zorluk Gösterilmemeli

Düğün Davetine Gitmelidir

 

Kötülüğe Mani Olmalı

 

Birden Fazla Davet Olursa

 

Düğün Yemeğinin Kötüsü

 

Fasıkların Daveti

 

İslam Dışı Düğünler

 

İsraftan Kaçınmalı

 

Davetsiz Düğüne Gidilmez

 

Düğünü Mescidde Yapmalı

Düğünde Def Çalmak

Evlenen Kimseye Yapılacak Dua

 

Gelin Getirmenin Adabı

Hz. Aişe'nin (r.a.) Düğünü

 

Hz. Fatıma'nın Düğünü

 

Peygamberimizin Hz. Fatıma (r.a.)'ya Öğüdü

Geline Öğüt

Ümame'nin Öğüdü

Kadı Şüreyh'in Anlattıkları

Gerdek Gecesi

Namaz ve Dua

 

Damatlar Dikkat!

Kızlık Zarı

Kanama

Gelinler Dikkat!

Beraret (kızlık) Zarının Hususiyetleri

Cinsi Münasebetten Önce

Cinsi Temas

Cinsi Münasebetin Sevabı

Cennet Hurilerinin Durumları

Cennette Cinsi Münasebet Var mı?

Yasak ve Günah Olan Birleşmeler

Livata (Arkadan Yaklaşmak)

Resülüllahın diğer ümmetlere karşı övüncü olan ümmetini çoğaltmak suretiyle rızasını ve muhabbetini elde etmeye çalışmaktır. Zira Allah'ın Resülü bu durumu açıkça ifade buyurmuşlardır.          .

Hazret-i Ömer'in çok evlendiği, "Ben ancak çocuk yapmak için evleniyorum" demesi ve kısır kadınların zemmini yapan haberler, her yönüyle evlenmekten çocuğun kast olunduğuna delalet eder. Zira Allah'ın yüce Resülü, şöyle buyurmuştur:

"Kadınlarınızın en hayırlısı, çokça doğuran sevimli kadınlardır ."

(Beyhaki)

Bu hadis-i şerif delalet eder ki, çocuk istemek, bertaraf edil­mesini istemekten daha tesirlidir. Zira, eğer böyle olmazsa, güzel kadın gözü haramdan korumaya ve şehveti kesmeye, çirkin ve doğurgan kadından daha yararlıdır. Halbuki Allah'ın Resulü, çirkin de olsa doğuran kadınla evlenmeyi tavsiye buyu­ruyor.   

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com