تَبَّتْ يَدَا أَبِي لَهَبٍ وَتَبَّ
“Ebû
Leheb'in iki eli helâk oldu, kendisi de hüsrâna uğradı.”
تَبَّتْ Helak oldu.Ne helak oldu?
يَدَا أَبِي لَهَبٍ Ebu Leheb’in elleri
وَتَبَّ (Ebu Lehebin zatı) helak oldu. Hüsrana uğradı.
مَا أَغْنَى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ
“Malı
ve kazandığı onu helaktan kurtarmadı.”
مَا أَغْنَى Gani kılmadı. Kurtarmadı. Neden kurtarmadı?
عَنْهُ o helaktan
مَالُهُ Malı
وَمَا كَسَبَ Kazandıkları
سَيَصْلَى نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ
“ Ebu
Lehebin özü olan ateşe yakında dahil olacak.”
سَيَصْلَى Yakında dahil olacak. Nereye?
نَارًا ateşe. Öyle ateş ki
ذَاتَ لَهَبٍ Ebu Leheb’in özü olan
وَامْرَأَتُهُ حَمَّالَةَ
الْحَطَبِ
“Ve
onun odun taşıyan karısı da (yakında dahil olacak.)”
وَامْرَأَتُهُ Karısı da (yakında dahil olacak). Öyle karısı ki?
حَمَّالَةَ الْحَطَبِ Odun taşıyan
فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِّن مَّسَدٍ
“Boynunda bükülmüş bir ip olduğu halde.”
فِي جِيدِهَا O karısının boynunda var. (olduğu halde) Ne var?
حَبْلٌ İp var. Neden?
مِّن مَّسَدٍ Bükülmüş litfen