- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 9387
| |
| |
|
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 100131
Evlenme çağına gelmiş genç delikanlının ana babası, eğer onlar yoksa amca, dayı ve başka yakınları, beğendikleri kızı istemeye giderler.
Esasen evlenmek istediği kızı bizzat erkeğin kendisini istemesinde, hiç bir ayıp ve günah yoktur. Fakat memleketimizde, bu pek uygun karşılanmamaktadır. Halbuki peygamberimiz (S.A.V.) zamanında kızları, bizzat evlenmek isteyen erkeğin kendisi isterdi ve bu hiç de anormal karşılanmazdı. Esas anormal olan henüz nişanlanmamış olan kız ve erkeklerin bir arada bulunmaları, gezip tozmalarıdır. Çünkü İslam dinine göre aralarında nikah olmayan çiftlerin bir arada bulunmaları doğru değil, günahtır.
Dediğimiz gibi, Resulüllah zamanında erkek kendisi evlenmek istediği kızı babasından gayet rahat olarak isterdi. Nitekim Hz. Fatıma'yı Hz. Ali Peygamberimiz'den kendisi istemiştir.
Evlenmek isteyen erkeklerin ve yahut onların ana ve babalarının kız isteme hususunda da İslami esaslardan ayrılmamaları gerekir.
Birbirlerinin din ve ahlakından emin olan iki taraf, işi uzatarak bir takım zorluklara girmemeli ve hayırlı bir iş olan evliliği gerçekleştirmek için iki kişinin nişanlanmasına ve evlenmesine zorluk çıkarmadan "Evet" deyip, onların da bir yuva kurmalarına çalışmalıdır.
Hatta erkek tarafı yani damat, iyi huy ve faziletlere sahipse, kız tarafı kendileri bile teklif etmelidir. Bu, ne ayıp, ne günahtır. Hatta takdir edilecek bir harekettir.
Bir müslümanın talip çıktığı kıza başka bir müslümanın talip çıkması caiz değildir. İlk isteyen eğer vazgeçer veyahut ikincisine izin verirse o zaman başka. Günümüzde İslami yolu terk eden ve Peygamber aleyhisselamın emirlerini yerine getirmeyenlerin bu yüzden kanlı bıçaklı birbirlerine girdikleri, hatta cinayete varacak kadar kötü hareketlerin olduğu malumdur.
Evlenilmek istenen, eğer kız ise, anne-babasından ve velisinden istenir. Dul ise bizzat kendisine teklif edilebilir.
Talip olunan hanım eğer dul ise; onun "iddet" denilen bir zamanı vardır ki, bu zaman içersinde ona talip olmak da, nikah yapmak da caiz değildir. İddet; kocasından ayrılanlar için 3 ay 10 gün kocası ölenler için 4 ay 10 gündür.
Ancak bir erkek, dul bir kadınla evlenmek istiyor, fakat o kadın da henüz iddetini tamamlamamış bulunuyorsa, o arada, kadına kendisiyle evlenmek istediğini söz ve tavırlarıyla belli etmekte bir mahzur yoktur. Üstü kapalı ifadelerle bu düşünce anlatılmaya çalışılır .
Müslümanlığı benimseyen kızlar, müstakbel eşlerine zorluk çıkarmamalı ve Fatıma Validemiz'in düğününü örnek almalıdırlar. İslamiyeti kendisine ölçü almayanlara ise sözümüz yoktur.
Erkek veyahut erkeğin velileri, kızı Allah'ın emri ve Peygamber Aleyhisselamın sünneti üzerine isterler. Kız tarafı kızın fikrini aldıktan sonra, akrabaları ile istişare ederek, aralarında vardıkları karara göre, kızın verilip verilmeyeceğini dünüre bildirirler. Şayet kız tarafı menfi cevap verecekse, nezaketli hareket etmeli münasip bir dille kızlarını veremeyeceklerini bildirmelidirler.
Allah Teala'nın emri, Peygamber Aleyhisselamın sünneti üzere istenildiğinde müsbet karşılanıp kız verilirse, münasip bir zaman içinde nikahı kıyılıp düğünü yapılır.
Kız ve kızın akrabalarının isteği ve rızası olmadan zorla kızı elde etmeye çalışmak, kızı toplum içinde rezil ve perişan ederek zorla kaçırmak, hele kızın ırzına geçmek, İslamiyetin yasakladığı çok büyük bir günah olduğu gibi, insanlar tarafından da benimsenmesi asla mümkün olmayan çirkin ve kötü bir harekettir. İslami esaslara bağlı bulunan aklıselim sahibi kimse, böyle bir vahşete asla düşmez. Hayatını bekar olarak geçirmeye razı olur da böyle çirkin yola sapmaz.
Dünür olma ve kız istemede esas olan karşılıklı olarak birbirlerini kabul etmekdir. Kabul işi olacağı anlaşıldıktan sonra, erkek tarafı "Allah'ın emri ile" diyerek erkeğin ismini anıp kızlarını istediklerini söylerler. Kız tarafı da "Allah'ın emri üzere" bu işi kabül ettiklerini söylerler; böylece söz kesilmiş olur. Hayırlı ve mübarek olması için Kur'an okunur veya dua edilir.
Bundan sonra, alınacak eşyalar, takılacak takılar açık-açık konuşulmalıdır. Kız tarafının, damad tarafından ağır, pahalı ve onlara zor gelecek şeyleri istemeleri İslami değildir.
Evlenmek, nikahla kadın ve erkeğin birleşerek aileyi kurması, çoluk çoçuk sahibi olması anlamına geldiğinden, cemiyetin en küçük parçası olan bu binanın temelinin sağlam esaslar üzerine oturtulması gerekir. Bu sağlam esaslar ise ancak İslam dininin koyduğu usül ve şartlara uymak, onları yerine getirmek ve evliliği bu temel prensipler üzerine kurmakla olur.
Gayri islami esas ve kurallara uyularak yapılan evlilik ise, aile hayatına ve dolayısıyla topluma arzu edilen ve beklenen saadeti getiremez. Bu husus zamanımızda aynen müşahede edilmektedir.
Gerek evlenecek kız ve gerekse erkek, yekdiğerini kabül etmesi için zorlanmamalıdır. Bu husus bilhassa kadınlar için mühimdir.
Peygamberimiz buyuruyarlar ki:
- Dul kadın, kendisinin açık açığa emri (izni) olmadıkça nikahlanmaz. Bakire olan kız da kendisinden izin alınmadıkça nikahlanmaz.
Mecliste bulunanlar:
- Ey Allah'ın Resülü, bakire bir kızın izni nasıl olur? Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
- O'nun izni, sükut etmesidir, buyurdular.
(Tecridi sarih c. 11, s. 298)
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 12805
Bir kız veya kadına talip olan erkeğe kız tarafından olumlu cevap verilirse, söz kesilmiş olmaktadır. Memleketimizde, bundan sonra bir merasim ile yüzük takılıp nişan yapılmaktadır.
Kız istemekten düğüne kadar, bu işin her safhasında Allah'ın emrinden ayrılmamalı ve günahlardan kaçınmalıdır. Nişan merasimi yapılırken pek tabii ki kadınlar ayrı, erkekler ayrı olmalıdır. Damadın yüzüğü erkekler tarafında, kızın
yüzüğü de kadınlar tarafında takılmalıdır. Bu merasim de yine Kur'an ve dualarla yapılmalıdır. Çeşitli çalgı, saz-caz ve içkilerle yapılan her merasim'de ancak şeytanlar sevinirler.
Altın ve ipek malumdur ki, dinimizde kadınlara helal, erkeklere haramdır. Takılan yüzüğün nişan yüzüğü olmasıyla bu haramlık ortadan kalkmaz. Dolayısıyla nişan yüzüğü de olsa, eğer altın ise erkeğe haramdır. Damat gümüş veya platinden bir nişan yüzüğü takmalıdır.
Nişanlanan çiftler, zaman-zaman bir arada bulunurlar:
İslam dinine göre kadın ve erkeğin nikah olmadan bir arada bulunması ise doğru olmadığı için onların günah sahibi almamalarını düşünerek nikahlarını da yapmak uygun olur.
Resulüllah Efendimiz (s.a.v.) bir kimsenin parmağında altın yüzük gördü; onun parmağından çıkarıp attı ve " Sizden birini ateş koruna koşuyor ve onu eline alıyor" buyurdu.
(Müslim, Nesei)
Yine Peygamberimiz buyurdular ki:
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kimse, ipek giymesin ve altın takmasın"
(Ahmed bin Hanbel)
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 8841
Kadının, müsaadesi alınmadan evlendirilemez. Şayet izni alınmadan evlendirilirse kadın bu evlenmekte muhayyerdir:
İsterse kabül eder, isterse etmez ve nikahı bozabilir.
Peygamber Aleyhisselamın zamanında ensardan Hansa binti Rızam'ın babası, kızının rızasını almadan evlendirmişti. Bu nikahlanmadan memnun olmayıp razı olmayan ve dulolan Hansa, Pemgamber Aleyhisselama gelip şikayet etmiştir. Kadının bu şikayeti üzerine Peygamber Aleyhisselam onun nikahını geçersiz saymıştır.
Yine Resulüllah zamanında bir adam kızını birisine nikahlamıştı. Fakat kız daha önce birisini seviyor ve istiyordu. Kızın bu evliliğe razı olmadığı haberi Peygaberimize (s.a.v.) ulaştı. Hz. Resülüllah, babasının kıydığı nikahı iptal ederek, kızı istediği adamla evlendirmiştir.
Evlilikte yuvanın devamı karşılıklı anlaşma ve sevgiye dayanmaktadır. Bu sebeple baba, kızının fikrini sormalı ve rızasını almalıdır. Onun istemeyeceği bir evlilik hususunda zorlama yapmamalıdır.
Dul bir kadın, evlilik ile ilgili düşüncelerini bakireden daha rahat ifade edebilir. Bu sebeple er görmüş bir kadın, şahsı ile alakalı nikah işine izin vermiş olmalıdır ki, onun adına vekil veya velisi nikahını yapabilsin. Bülüğ çağına ulaşmış bulunan bir dulun süküt etmesi rıza sayılmamıştır. Bu sebeple onunla istişare etmek gerekir.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 10073