Erkek cinsiyet organının nasıl olup da sertleşip, büyüye­bildiği bugün hala ilmin meçhülüdür. Çeşitli görüşler vardır. Genişleyen kısımlara bol miktarda kan hücum eder. Bu kan, henüz ne şekilde vuku bulduğu bilinmeyen bir mekanizma sayesinde cinsiyet uzvundaki damarlara dolar, boşalır. Yani uyanma sırasında damarlara kan pompalanır. Sona erdiği za­man bu kan çekilir. Cinsiyet organına pompa edilen kan çok yüksek basınca sahiptir. Öyle ki; damar çatlamasına sebebiyet verebilmektedir.

Erkek tenasül uzvunun baş kısmında bulunan sinir uçları çok hassastır. Bu sinirler doğrudan doğruya omurilik içinde yer alan bir merkeze, dolaylı olarak da beyine bağlıdır. Tohum hücrelerinin boşalması tenasül uzvuna yapılacak mekanik te'sirle husüle gelebildiği gibi rüya ile de olmaktadır.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Kadın cinsiyet uzvu da harika bir biçimde yaratılmıştır. Bu uzuv rahime giden yolun kapısıdır. Döl yatağı ayrıca bir zarla kapatılmıştır. Halk arasında kızlık zarı da denen bu zar o şekilde yaratılmıştır ki; hem döl yatağını muhafaza edecek, hem de aybaşı kanı ve diğer ifrazatın dışarı çıkmasına müsaade edecek. Rahim yolunun her iki tarafında erkek cinsiyet uzvundaki gibi sertleşip, büyüyebilen kısımlar vardır. Bu kısımların ucunda ise (klitoris) adı verilen ve sertleşip, büyüyebilen bir uzantı yer alır.

Kadınlar Dikkat!

Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Erkek to­hum hücresi guddelerinde meydana gelebilecek herhangi bir hastalık vs. kısırlığa sebebiyet vermiyor. Bir müddet sonra yeni tohumlar devreye gidiyor. Kadında ise bunun tam tersi tecelli ediyor. Döl yatağı hastalanarak çalışamaz hale gelen kadın artık kısırdır. Döl yatağında meydana gelen hastalık geçse bile yeni yumurta imalı artık mümkün değildir. Bu bakımdan kadınların kendilerini rahimlerine zarar verebilecek her türlü hastalıktan korumaları şarttır. Bilhassa radyasyona dikkat etmelidir. Kadın mümkün mertebe röntgen şualarından uzak tutulmalıdır.

Kiz mı Erkek mi?

Çocuğun erkek mi, yoksa kız mı olacağı hakkındaki bilgi to­hum hücresinde saklı. Daha geniş bir tabirle çocuğun cinsiye­tini babanın tohum hücreleri tayin ediyor. Annenin bu hususta hiçbir rolü bulunmuyor.

Fakat daha çok bol miktarda süt, yoğurtla beslenen kadınların çocukları ekseriyetle kız, patates, muz gibi potasyum bulunan gıdalarla beslenen kadınların çocukları da ekseriyetle erkek oluyor.

Ayrıca cinsi münasebetten sonra kadının sağ tarafı üzerine yatarak bir müddet beklemesi de erkek çocuk dünyaya getirme ihtimalini artırıyor.

İhtiyarlıkta Yardımcı Gıdalar

Cinsi hayat, insan ömrünün bir parçasıdır. Tabii seyri içinde ve sıhhatli bir şekilde devam etmelidir. Nereye kadar? İhtiyarlık belirtilerinin ortaya çıkmaya başladığı zamana ka­dar. O halde, önce ihtiyarlık meselesine eğilelim. "Nedir ihti­yarlık?" çözmeye çalışalım. Acaba ihtiyarlığı ortadan kaldıran ve ihtiyarlığa iyi gelen bir şifalı nebat var mı?

İhtiyarlık şikayetlerinin başlaması ile birlikte yapılması ge­reken ilk iş mantar yemeklerini bolca yemektir. Mantarda aktif maddeler böbreklere ve akciğerlere te'sir ederek ihtiva ettikleri klorofili kana sevk eder.

Ardıç, ihtiyarlığın sebep olduğu rahatsızlıkların çarelerin­den biridir. Ardıç meyvesi, bir zamanlar Avrupa'da gıda maddesi olarak kullanılırdı. Bugün unutuldu, gitti. Günde 5-1O adet ardıç meyvesi yiyerek böbreklerimizi kuvvetlendirebili­riz. Ardıç meyvesi vücudumuza muhtaç olduğu tabii ısıyı verir. En mühim hususiyeti, ömrü uzatır. Böbrek taşlarını düşürür. İdrar söktürür. Migreni ortadan kaldırır.

Şimdi geldik şifalı nebatların en faydalısı ve çok yön­lüsü bir harikaya: SARMISAK. Sarmısağa şifalı nebatların kralı da diyebiliriz. Yaşlılığın her döneminde muhakkak sarmısağa müracaat etmeli, onu unutmamalısınız.

MEŞE KABUĞU'nun ihtiva ettiği aktif maddeler de ihtiyarlık illetine çok iyi gelir. Yaşlı insanın meşe kabuğunun si­hirli gücüne ihtiyacı vardır. Meşe kabuğundan yapılan çay da­marlara yeni bir güç ve kuvvet verir. Yaşlı insanlarda sıkça gö­rülen bayılma vak' alarını önler.

Yaşlı insanın bağırsaklarının çok kuvvetli olması şarttır. Bu kuvveti ona sağlayabilen şifalı otun adı KEKİK'dir. Yaşlı insan kat'i surette müshil kullanmamalıdır. Çünkü onun hazmed­ilmiş gıdalara olan ihtiyacı gençlerden kat, kat fazladır.

Cinsi Güç Zayıflamışsa

Guddelerde, mesela yumurtalıklarda meydana gelen bir ra­atsızlık bütün bünyeyi ve ruhi sıhhate aksi yönde tesir ederek vücudun gücünün azalmasına sebebiyet verir. Çünkü cinsi güç sıhhatin alametidir. Bu güç kaybolmağa başlıyorsa vücudun tamamı hasta demektir. Bugüne kadar yapılan ilmi araştırmaların hiçbirinden müsbet netice almak mümkün olmamıştır. Zira meseleye başından beri yanlış zaviyeden bakılmaktadır. Aslında cinsi kudretsizlik arazının ana se­bebi ortada ağır bir hastalık yoksa sevgi eksikliği'dir. Bu ek­siklik cinsiyet organlarının faaliyetini felce uğratır.

Sevginin ve sevginin aşırı hali olan (aşk)ın bir çok ağır has­alığı iyileştirdiği çok eski tarihlerden beri bilinen bir gerçektir.

 

Zira aşk, ağır hastalıkları iyileştirmekle de kalmaz en sert kalp­leri dahi yumuşatır. Munis hale getirir. Alman İmparatoru V.Karl'ın genç bir kıza aşık olması neticesi çok ağır bir has­talıktan kurtularak tekrar sıhhatli hale geldiği tarih kitaplarında yazılıdır.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Cinsi hayat için faydalı nebatları tekrar hatırlayalım: Tatlı badem, fındık, fıstık, çavdar, incir, sarmısak, çeviz, soğan, pırasa, kabak çekirdeği, ay çekirdeği, kuşkonmaz, turp, şalgam, şekerpancarı, hardal, şamfıstığı, ve BAL. Şerbetçi otu filizleri de salata halinde yenirse uzun müddet devam edildiği takdirde kısırlığı ortadan kaldırır.

Baharatlardan: Vanilya, anason, karanfil, karabiber, tarçın, zencefil, kişniş, küçük hindistan cevizi. Bunlar yorgun erkek­lere zindelik kazandırır. Kiraz ve vişte çekirdeği de faydalıdır:

Günde en az üç defa ve her seferinde dörder adet alınır. Çekirdekler kırılır. içindeki tohumlar iyice çiğnendikten sonra yutulur.

Balla ve karabiberle karıştırılarak yenen keten tohumu tav­siyeye şeyandır.

MiNE ÇiÇEGi, NANE, MAYDANOZ ve ADAÇAYI ezilerek suyu çıkarılır ve bu su içilirse kadınların çabuk hamile kalma­ları sağlanır.

Netice olarak; Her türlü cinsi kudretsizlik belirtisine karşı bu dertten şikayetçi olanlara bol miktarda YULAF ve ARPA yemelerini tavsiye ediyorum. Yulaf ve arpayı tencerede kaynatarak yiyiniz. Suyunu da içmeyi ihmal etmeyiniz.

Şifalı bir bitki: ADAÇAYI

Adaçayının yaprakları B vitamini ihtiva eder. Ayrıca ada­çayında henüz tam manası ile keşfedilemeyen bir madde bu­lunmuştur. Bu madde kadınlarda, rahim cidarında husule ge­len (folikül hormonu)nun fonksiyonunu aynen icra etmektedir. Bu bakımdan kadınlarımıza adaçayı çayı içmelerini tavsiye edi­yorum. Her şeyden evvel adaçayı, kadınları rahim has­talıklarından korur.

Nasıl Kullanılır?

1 kahve kaşığı ezilmiş adaçayı yaprağı 1 su bardağı kaynar suyun içinde bırakılır. Yarım saat bekletilir. Balla tad­landırılarak içilir. Bu çaydan günde sabah, öğle ve akşam olmak üzere 1 er su bardağı içilebilir. Fazlası organizmaya zarar verebilir.

Adaçayından yapılan çay her gün içilirse, menapoz döne­mini yaşayan kadınlara yardımcı olur. Onlara tekrar aktivite kazandırır.

BADEM

Badem, cinsi kudretsizlik illetine çok iyi gelir. Böyle du­rumlarda bol, bol badem yenilir.

FINDIK

Kabukları çıkarılmış fındık içi, öğütülür. Un haline getirilir.

Eşit miktarda balla karıştırılarak (macun) yapılır. Elde edilen macundan sabah, öğle ve akşamları 1 er yemek kaşığı yenir.

HAVUÇ VE İNCİR

Bol havuç yenirse, zindelik verir. Kuru ve yaş incir de fay­dalıdır. Taze incir sütle pişirilerek de yenebilir.

KARABİBER

Günde 2 grama kadar yenebilir.

LAHANA

Çiğ olarak yenir.

MEŞE KABUGU

Meşe kabuğundan yapılan çay, ihtiyarlığın ortaya çıkardığı arazların ortadan kalkmasına yardımcı olur.

1 tatlı kaşığı ezilmiş veya (toz) haline getirilmiş meşe kabuğu, 1 su bardağı suyun içine bırakılır. 10 dakika kay­natılır. Elde edilen mayi yudum, yudum içilir. Bu mayiden günde 2 su bardağı içilebilir.

Keten Tohumu

Keten tohumu havanda ezilir. Eşit miktarda balla iyice karıştırılır. Karabiber ilave edilir. Karıştırmaya devam edilir. Elde edilen macundan sabah, öğle ve akşam l'er tatlı kaşığı ye­nır.

 

Kabak Çekirdeği

Kabukları çıkarılan kabak çekirdeği, havanda döğülür.

Eşit miktarda bal ilave edilerek iyice karıştırılır. (Macun) haline getirilir. Elde edilen kabak çekirdeği macunu yenir. Hiç bir yan tesiri yoktur.

 

NANE

1)     Salatalara bol miktarda doğranarak yenir.

2)50 gram nane yaprağı 2 su bardağı miktarda kaynar suyun içine bırakılır. Ateşten alınır. 10 dakika bekletilir. Elde edilen mayiden sabah ve akşam l'er su bardağı içilir.

3)     Her gün sabah-akşam l'er çay bardağı nane suyu içilir.

4)Nane Ruhu: Taze nane yapraklarının suda kay­natıldıktan sonra imbikten geçirilmesi sureti ile elde edilir.

Üzerine 10 damla nane ruhu damlatılmış şeker yenir.

Sarımsak-Soğan

Sarımsak herkesin bol-bol yemesi gereken bir bitkidir. Soğan da çiğ olarak bol-bol yenmelidir. Bol soğan erkeklerde prostat şişmesine manidir.

 

Tarçın

Tarçın çayı erkek-kadın herkes için faidelidir. İnsanı zinde ve dinç yapar.

Yer Fıstığı

Yer fıstığı taneleri havanda döğülür. Derin bir tabağa alınır.

Üzerine fıstık ezmesini kapatacak kadar bal dökülür. Macun kıvamına gelinceye kadar tahta kaşıkla karıştırılır. Elde edilen kuvvet macunundan sabah aç karnına ve akşam yatmadan ev­vel 1’er yemek kaşığı yenir.14 

Yukardan beri tavsiye edilen şeylere şunları da ilave edebili­riz. Fazla olmamak üzere et yemeli, ayrıca yumurta, sütlaç, balık, biber, limon, hardal, kimyon, safran dana budu ve bulu­nursa kuş eti yemelidir. Bunlar insan vücuduna sıhhat ve zindelik verirler. Biz bunları, insanın şehvetini artırsın diye tavsiye etmiyoruz. Bu yukardan beri yazdıklarımız vücuda sıhhat verir­ler. Şehevi istek de sıhhatle beraber bulunduğundan, cinsi ar­zuya da böylece faydaları olur.

14) İktidarsızlık ve Çareleri başlığından itibaren buraya kadar verdiğimiz bilgiler, Kitap Dünyası'nın Sıhhatli Yaşamak İçin Cinsi Bilgiler Kitabı'ndan özetlenmiştir.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Kadın ve erkek arasındaki münasebete sadece cinsi zaviye­den bakmak tamamen yanlıştır. Her şeyden önce bu iki insan biribirine ışın saçar. Birinden diğerine karşılıklı olarak elek­trik akımına benzer bazı manevi güçler hulul eder; Öyle ki; bu güçler hem ruhi hem de bedeni olarak her iki tarafı tesiri altına alır.

Husule gelen bu gücün (manyetik alanının) bozulması, ruhi karmaşaya sebebiyet verir. Zira izahında acze düştüğümüz bu manevi güçlerin intikamı çok şiddetlidir. Netice, muhakkak ruhi ve cinsi kudretsizliktir.

Aşırı cinsi münasebet cinsiyet organlarının yorulmasına sebebiyet verebilir. Uzun müddet cinsi münasebetten uzak kalma durumu da bu organların tembelleşmesi neticesini doğurabalir. Her şeyde olduğu gibi cinsi hayatta da şart olan müvazene yani orta haldir. Çok yaşlı insanların cinsiyet organ­ları dahi ölüm anına kadar fonksiyonlarını icra eder. Her ne kadar bazı kadınlarda menapoz devresinden sonra bir miktar güç azalması görülürse de bu hal bütün kadınlara şarmil değildir. Ve çok az kadında husule gelir.

Bazan sun’i maddelerle cinsi gücü attırmağa çalışmak, lü­zumsuz oldğu kadar çok tehlikeli neticelere sebebiyet verebilir. Çare, ancak ve ancak doğru beslenme ve cinsi perhiz’dir. Şifalı nebatların sırrını bilen bir insan, bu dertten kendini ve hayat arkadaşını kolayca kurtarabilir.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Şeyhül-İslam Musa Kazım Efendi, Külliyatın'da şöyle de­mektedir: "Teaddüt-i zevcat, nikahtan maksadı asli (asıl mak­sat) olan evlat yetiştirmeye bir hizmettir. Ve teaddüt kadınlar için zulüm değil, lütuf ve merhamettir.15 Çünkü durumu müsait bir erkek, birden fazla evlenmemiş olsa, erkeklerden adetçe fazla olan kadınlar sefalete düşer ve zina ve fuhşa meyl ederek çoğu metres olarak vakit geçirirlerdi. Güzellikleri gi­dince de kimse bir daha yüzlerine bile bakmaz, dünya ve ahi­rette perişan olurlardı. Bugün batı aleminde olduğu gibi. Bir zamanlar şehvetperestlerin dostları olan kadınlar, ihtiyar­layınca köpekler ile arkadaş olmuşlardır.

Dünyanın harpsiz yaşadığı çok az görülmüştür. Mesela, İstiklal Harbin'de Allahü-ekber dağlarında üç gün içerisinde sadece soğuktan 70.000 gencimiz ölmüştür. 250.000 kadarı Çanakkale'de, bunların tamamı kadarı da diğer cephelerde şehit olmuştur. Bu gençlerin hanımları ve şehit olanlarla evle­necek genç kızlarımız, bundan sonra yalnız başlarına hayatın zorluklarına mı terk edilmeli idiler, yoksa fahişe mi ol­malıydılar? Aynı durum bugün İran ve Irak harbinde dul kalan zavallı kadınlar için de vardır. Birden fazla evliliğe düşüncesizce karşı çıkanlara soralım: Her iki taraftan ölen bi­rer milyona yakın evlenme çağındaki insanların boşluğunu dolduracak olan hangi formülü teklif· edebilirsiniz?

Diğer bir zaru,ret de şudur: Evlenmekle neslinin devamını düşünen bir kimsenin çocuğu olmazsa, o erkeğin hanımını boşaması mı, yoksa İbrahim (a.s.)'in Hacer validemizle ev­lendiği gibi diğer bir kadınla evlenmesi mi daha iyidir?

İSLAM dininin müsaade ettiği hususlardan biri de, -dört­ten fazla olmamak şartı ile- birden fazla kadınla evlenmektir. Dörtten fazla kadınla evlenmek, (mesela beş-altı kadını bir arada nikah altında bulundurmak) haramdır. Bilhassa İslam düşmanı çevrelerin İslam dinine hücum ettikleri bu konuyu açıklamak isteriz.

İslam hukukunda, her ne kadar dörde kadar nikah ve izdi­vaca müsaade edilmiş ise de, yine esas olan bir kadınla evlen­mektir. Birden fazlasına müsaade ise, ahlaki ve ictimai zaru­retler üzerine müsade edilmiştir. Ve kadınlar arasında adalete ve eşit surette geçime riayet olunması şart koşulmuştur. Aynı zamanda islam hukukunda, zevceler arasındaki eşit muamele­nin zahiren imkan dahilinde olduğu, fakat kalbi alakaları eşit bir şekilde yürütmenin insan kudreti dışında ve güç bir şey olduğu belirtilmiştir.

Bu hususları (yani, İslam hukukunun öne sürdüğü bu hü­küm ve şartları, bu zaruretleri, ferdi ve ictimai ihtiyaçları) ni­kaha dair nazil olan ayetlerin ışığı altında inceleyelim:

İslamda birden fazla kadın ile evlenmeye müsaade etmek üzere Allah Teala şöyle buyurmuştur:

"Eğer yetim kızlar hakkında (onlarla evlendiğiniz tak­dirde) adaleti yerine getiremiyeceğinizden korkarsanız, sizin için helal olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikah edin. Şayet (bu suretle de) ada­let yapamıyacağınızdan endişe edip korkarsanız, o za­man bir (tane ile), yahut sahip olduğunuz cariye (ile iktifa edin). Bu (tek zevce ve cariye) sizin (haktan) eğrilip sapmamanıza daha yakındır."           

(Nisa süresi, ayet:3)

İslamın zuhürundan önce zevcelerin sayısı sınırsızdı. Onun için bir adamın on, hatta daha fazla karısı bulunabilirdi. Bu ayet-i celile ile zevcelerin sayısı azami dörde indirilince, dörtten çok karısı olan müslümanlar, fazlasını derhal terkettiler. Zevceler arasında yedirme, giydirme, barındırma ve gece­leme gibi hususlarda tam bir eşitlik ve adalete riayet edilmesi şarttır. Bu temin edilmeyince bir zevce ile iktifa etmek uygun düşer. "Bu (tek zevce veya cariye) sizin (haktan) eğrilip sapmamanıza daha yakındır" kaydı da asıl olan adalet ka­idesinin bir tek zevce ile evlenmekten ibaret olduğunun açık bir delilidir.

Düşünmeli ki, bu ayetin gelişi zamanında on ve daha fazla kadına sahip olan adamlar vardı. Cenab-ı Allah bunu azami dörde indirmiş, onu da "adalet" esasına dayamıştır. Bu suretle gittikçe çok kadınla evlenme azalmış. Müslümanların ekserisi bir kadınla yetinmiştir.

Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Şarih Terceme ve Şerhi'ni yapan merhum Kamil Miras, yukarıda manası zikre­dilen ayet-i kerimenin tercemesini dercettikten sonra şu açıklamada bulunuyor:

[Bu ayetin mazmununu açıklayan sebeb-i nuzülü hakkında müteaddid rivayetler vardır. Sahihayn'da Hazret-i Aişe'de naklolunan bir rivayete göre, Urve İbni Zübeyr -ki, Hazreti Aişe'nin kardeşi Esma'nın oğludur- Hazret-i Aişe'den, terceme ettiğimiz ayetin manasını sormuştu. Hazret-i Aişe şöyle cevap vermiştir:

- Ey hemşirezadem, bu ayette zikrolunan yetimden murad bir kızdır ki, o öksüz kızcağız bir erkeğin vesayet ve himayesi altında iken hamisi, onun malına ve güzelliğine imrenerek ni­kah ederdi. Nikah ederken de mehrini-içtimai mevkii itibariyle onun emsali kızların mehirlerinden eksik takdir ederek adalet­sizlik yapardı. Bu ayet-i kerime nazil olarak bu yolda mal düşüncesiyle ve emsalinden noksan mehir ile öksüz kızları al­datarak nikah etmekten nehyolunup kadınlardan lüzum ve ihtiyaca göre iki, üç ve nihayet dört kadınla evlenebilmelerine müsaade olundu.

Rivayete göre savaş adetlerindeki baskınlarla, harb ve cihad gibi sebeplerle birçok kızlar yetim kalarak bir erkek himayesine sığınırlardı. Bu suretle bir erkeğin himayesinde, çok sayıda. haklarına riayet edilemeyecek miktarda kadınlar toplandı. Böyle yetimlerin haklarını korumak için erkeklerin bu yetimlerden başka kadınlarla ve luzumuna göre iki, üç ve en çok dört kadınla evlenebilmelerine müsaade olundu. Bu müteaddid kadınlar arasında da adalet temin edilmesinden korkulursa, bir hür kadınla, yahut bir cariye ile evlenilmesi ve bununla iktifa olunması emrolundu.

Görülüyor ki, birden fazla zevceye müsaade, kocanın kadınlar arasında adalete riayet etmesi şartıyle kayıtlıdır. Fakat bu ortak kadınlar arasında adalete riayet edebilme mümkün müdür? Bu, Nisa süresinin 129. ayetinde şöyle bildiriliyor:

"Kadınlar arasında manevi olan sevgi gibi adalet (ve müsavatı tatbik) etmenize ne kadar hırs gösterseniz, asla güç yetiremezsiniz. Bari (birine) büsbütün meyle­dip de ötekini (ne dul, ne kocalı bir durumda) askılı gibi bırakmayın. Eğer (nefsinizi) ıslah eder, (haksızlıktan) sakınırsanız şüphe yok Allah çok bağışlayıcı, çok esir­geyicidir."

Birden fazla zevcesi olan bir erkeğin, ahlak itibariyle birbi­rinden farklı olan kadınlardan birisine, gönlü fazla meyledebi­lir. Bu hal, insanın iradesi haricinde tabii bir halet-i rühiyedir. Bu cihetle şimdi tercüme ettiğimiz ayet-i kerimede, kadınlar arasında adalet etmeyi ne kadar arzu ederseniz ediniz, gönlü­nüzün temayülüne hakim ve icra-i adalet etmeye muktedir olamazsınız, buyurulmuştur.

Bu ayet-i kerimenin tefsirinde müfessir Beyzavi merhu­mun rivayet ettiği bir hadisde Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de: ''Bir er kişi ki, iki karısı olup da bun­lardan birisine fazla meylederse, kıyamet gününde o kişi mahşer yerine bir tarafı sarkık olarak gelecektir." buyurmuştur.

Yine böyle, izhar-i temayül (birine fazla ilgi) edip icra-i ada­let (adaletle hareket) edemeyecek olanların. " ... Eğer bu şekilde (maddi yönden) adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız bir tane seçin ... " mealindeki kavl-i şerif müci­binde bir kadınla iktifa etmeleri emrolunmuştur.

Nasıl ki teaddüd-i zevcat ayetinin izahında bir erkeğin vela­yeti altında beş on yetim kızın toplandığı Hazret-i Aişe'den riva­yet olunmuştur; tarihin her devrinde milletler arasında zuhür eden kanlı muharebelerin meş'um tesirleriyle erkek nüfusu azalıp, kadın nüfusu birkaç misli artmıştır. Birinci Cihan Harbi'ni ve İstiklal Savaşı'nı müteakip meb'us olarak Afyonkarahisar mülhakatını gezerken, koca köylerde yirmi yaşından yukarı ve elli yaşından aşağı beş-on genç ancak görü­lebiliyordu. Bunca şehidlerin dul kadınları ile öksüz kızlarını aileleri arasında himaye edecek velileri yoksa, bunları kim ko­ruyacak? Yine böyle daimi esir-i firaş (yatağa düşmüş) bir aile kadınına ve ev işlerine kim bakacaktı? İşte bunlar köy hayatında benzerleri pek çok görülen zaruretlerdir.

Buhari'nin nikah bahsindeki rivayetine göre, Enes Bin Malik (radıyallahü anh) erkekle kadın nüfusu arasındaki nisbetin ahir zamanda daha ziyade artacağını, bir kişinin himayesi altına elli kadının sığınacağını rivayet etmiştir.

İslam aile hukuku çok sayıda evlenmeye ancak bu zaruret­ler karşısında müsaade etmiştir. Yoksa behimi (hayvani) bir ar­zuyu tatmin etmek için değiL.

Teaddüd-i zevce meselesinde itiraz olunan birçok cihet, bu­nun kadınlık gayret ve kıskançlığıyle telif olunmaması id­diasıdır. Hakikaten kadınlar fıtraten (yaratılışta) kıskançtırlar. Gerçi zevcin de zevcesine karşı taşkın bir kıskançlığı vardır. Nasıl ki, müellif Buhari'nin Gayret ünvaniyle açtığı bir babındaki rivayetine göre, ensar ulularından Sa'd İbni Ubade bir kere, "Karımla beraber bir erkek görürsem hiç aman ver­meden onu kılıcımın keskin ağzı ile vurup tepelerim", demiştir. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) mecliste bulunanlara: "Sa'd'ın bu gayretine şaşıyor musunuz? Emin olunuz ki, ben ondan da gayretliyim. Allah da benden ziyade gayretlidir." buyurmuştur.

Allah Teala'nın gayretini, -Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)'in rivayetine göre Resulüllah (sallallahü aleyhi ve sel­lem) şöyle tefsir etmiştir:

"Mü'minin, Allah Teala'nın haram kıldığı şeyler işlememesidir."

Abdullah ibni Mes'ud'dan (r.a.) olan bir rivayete göre ise, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah Teala (kulları hakkında) herkesten ziyade gayret sahibi olduğu içindir ki, kullarına fevahişi (yani sözden ve kötü işten ibaret çirkin huyları) haram kıldı" buyurmuştur.

İslam hukuku kadınlardaki bu taşkın derecede kıskançlığı dikkate alarak, vaktiyle erkeklerin sayısız kadınlarla evlenme­lerini yasaklamış ve onu mahdut bir adede indirmiştir ki, azami haddini dört olarak tayin etmiştir. Bunu da mutlak bir şekilde bırakmayıp erkeğin nikahı altına almış olduğu kadınlar arasında adaleti gözetmesi şartına bağlamıştır. Müslüman ol­mayan müşrik bir -kadınla müslüman olan erkeğin evlenip yuva kurması, İslam dininde haram kılınmıştır.

15) Külliyatı Şeyhu'l~islam Musa Kazım Efendi sh. 262

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com