- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkhi Meseleler
- Gösterim: 23373
1983 yılına kadar takvimlerde herhangi bir ihtilaf yoktu. Dolayısı ile böyle bir soru zaidattandı. Ama bu yıldan sonra takvimlerdeki vakitlerin farklılaşması, hangisi muteberdir tartışmasını da yanında getirdi. Özellikle sahur vakitlerinde, yemek yeme son ana kaldığı zaman temkin hakkımı kullanmak istiyorum şeklinde bir mantık zihinlerde yer edebiliyor. Bunun izahı nedir?
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkhi Meseleler
- Gösterim: 21109
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkhi Meseleler
- Gösterim: 6829
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkhi Meseleler
- Gösterim: 10127
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkhi Meseleler
- Gösterim: 20798
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkhi Meseleler
- Gösterim: 5045
Bu mevzûda öncelikle şunu ifade edelim ki; hanımlar, Hanefî fıkhına göre yanlarında nikâh düşmeyecek kadar bir yakını (nâmahremi), yahut da beyi olmadıkça yalnız başlarına hacca gidemezler. Şayet Hanefî mezhebine mensup bir hanımefendi illâ da gitme ihtiyacını hissediyorsa, Şâfiî mezhebini taklid ederek gidebilir. Çünkü Şâfiî mezhebinde, yol emniyeti bulunduğu takdirde, üzerine hac farz olan hanımın, diğer kadınların arasına karışarak gitmesi câizdir. Ancak bu da farz olan hac için geçerlidir.
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkhi Meseleler
- Gösterim: 7836
Kur’ân-ı Kerim’de, altı yerde “Kur’ânen Arabiyyen” ifadesi geçer. Yani Cenâb-ı Hakk, Kur’ân-ı Kerim’i Arapça olarak indirdiğini bildirir. Bu hususu beyan eden âyetlerden birinin meali şöyledir:
“(Emrolunduklarını) onlara iyice açıklasın diye, her peygamberi yalnız kendi kavminin lisâniyle gönderdik. Artık Allah kimi dilerse saptırır, kimi de dilerse doğru yola götürür. O, (irâdesinde) yegâne (hâkim ve) gâliptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.” (S. İbrâhim, 4)
Bu durumda,